Ekonomik ve jeopolitik gündemin, son 10 yıllık süreçte olduğu gibi 2024 yılı küresel ajandasında da kayda değer bir yer edindiği; diğer yandan sürdürülebilirlik ve dijital dönüşüme olan ihtiyacın daha da belirginleştiği ve bu ihtiyaca yönelik uygulanacak politikaların daha somut hale bürünme eğiliminde olduğu bir seneyi geride bırakıyoruz.
2022 yılından bu yana enflasyonist risklerle mücadele adına ortaya konulan küresel ekonomi politikaları, 2024 yılında fiyatlar genel düzeyinin hedeflenen sonuçlarına yakınsamasını sağlarken ekonomik aktivite üzerinde tıpkı 2023 yılında olduğu gibi beklenildiği kadar düzeyde aşağı yönlü baskı yaratmadı. Ancak, istihdam ve iktisadi faaliyet üzerindeki olası negatif etkilerin önüne geçilmesi amacıyla, 2024’ün ikinci yarısında gelişmiş ülke merkez bankalarının faiz indirimlerine tanık olduk
Türkiye’de ise, 2023 Mayıs seçimlerini takiben uygulanan konvansiyonel ekonomi politikaları, fiyat istikrarını sağlama ve mali ve dış dengeyi güçlendirme amaçları ile 2024 yılında uygulamaya devam edildi. Büyümede yeniden dengelenmeye yönelik hedeflere uyumlu adımlar kaydedilirken dezenflasyon sürecinin özellikle beklentiler ve hizmet fiyatlarındaki katılık nedeniyle tahmin edilenden daha kademeli bir ilerleme sergilediği gözlemlendi.
2024’ten devralacağımız ekonomik ve jeopolitik gündem maddelerinin, 2025’e özgü gelişmeler ışığında şekillenerek küresel ajandanın gündeminde yer bulmaya devam edeceğini belirtmek mümkün. ABD’de ikinci Trump döneminin, özellikle korumacılık temasını yeniden ön plana çıkaracağı global arenada, AB’nin rekabetçiliğini güçlendirmek adına atması beklenen adımlar da gündemde takip edilecek önemli konular arasında yer alacak.
Sınırda karbon düzenleme mekanizması kapsamında mali yükümlülüğün 2026 yılında aşamalı olarak devreye girmesi, 2025 yılını geçiş dönemi anlamında önemli kılarken, bu durum özellikle Avrupa’ya ihracat yapan ülkelerin ve bu ülkelerdeki şirketlerin hazırlık sürecini stratejik bir şekilde ele alması gerekliliğini ortaya koyuyor. Yalnızca karbonsuzlaşma odaklı değil, aynı zamanda teknolojideki ivmelenme ile dijital dönüşüm de 2025 yılının özellikle kurumlar açısından öne çıkacak konuları arasında yer alacak. Tüm bu gelişmelerin, küresel değer zincirine etkileri ve özellikle dünyanın önemli tedarik merkezi konumunda olan Asya ekonomilerindeki yansımaları dikkatle izlenecek.
2025 yılını şekillendirmesi beklenen küresel gelişmelerin Türkiye açısından sağlayacağı fırsatlar ve yaratabileceği muhtemel risklerin ağırlığı, yurt içi ajandanın yönünü belirleyecek. Başta fiyat istikrarı olmak üzere, makro-finansal istikrarın sağlanması adına konvansiyonel ekonomi politikalarının sürdürülmeye devam edileceğini varsaydığımız ülkemizde, yeşil, dijital ve sosyal dönüşüme yönelik atılan adımların aynı kararlılıkla ve artan ivme ile devam etmesini öngörüyoruz.
“2025’i Karşılarken: Dünya'da ve Türkiye'de Ekonomik Görünüm” raporumuzda 2024 yılına ilişkin özet bir resim çizerken, 2025 yılında küresel gündemde öne çıkması beklenen başlıkları ABD, Avrupa ve Asya perspektifinde değerlendiriyoruz. Türkiye özelinde ise, 2024 yılında uygulanan konvansiyonel politikaların yansımalarını ele alırken, 2025’e dair de beklenti ve tahminlerimizi sunuyoruz. Ayrıca, 2024 yılında daha somut bir görünüm kazanan yeşil dönüşüm gündemini Türkiye’yi de kapsayacak şekilde ele alarak 2025 yılı için stratejik içgörüler sunuyoruz.
Süregelen jeopolitik gerilimlerin sona erdiği, küresel ölçekte fiyat istikrarı hedeflerinin başarıyla yakalandığı ve Dünya’da ve Türkiye’de ekonomik istikrarın sağlandığı bir yıl geçirme temennisiyle, sağlıklı ve huzurlu bir yıl diliyoruz.