Rekabet gücünü ve güveni korumanın yolu: Sürdürülebilirlik Yöneticileri
PwC'nin strateji danışmanlığı grubu Strategy& dünya çapında 1.640 şirketten Sürdürülebilirlik Yöneticisinin görev ve sorumluluklarını incelediği Yetkilendirilmiş Sürdürülebilirlik Yöneticileri Araştırması’nı yayınladı. İklim değişikliğiyle mücadele etmek, sosyal adaletsizliği sona erdirmek ve kapsayıcı bir liderlik yaklaşımı benimsemek; tüm dünyadan şirketlerin çıktığı uzun ve zorlu ESG yolculuğunun bir parçası. Araştırmanın öne çıkan sonuçlarına göre, bu yolculukta, CSO (Chief Sustainability Officer) pozisyonu olan şirketlerin ESG performansları daha yüksek, dolayısıyla rekabet güçleri daha fazla.
Araştırmaya katılan şirketlerin neredeyse %50’sinin kısmen yetkilendirilmiş bir Sürdürülebilirlik Yöneticisi varken, %30’unun ise tam yetkilendirilmiş yöneticileri bulunuyor. 2021 yılında görevlendirilen Chief Sustainability Officer (CSO)’ların sayısı, önceki beş yılda görevlendirilen CSO’ların tamamından fazla. Coğrafi olarak, Asya-Pasifik (%14) ve Orta Doğu’ya (%14) kıyasla Avrupa’da (%37) ve Kuzey Amerika’da (%48) Sürdürülebilirlik Yöneticisi sayısı daha fazla; yine de bu bölgeler de gelişme gösteriyor.
Yetkilendirilmiş Sürdürülebilirlik Yöneticileri AraştırmasıSürdürülebilir bir dünya için inovasyon: Kimya Sektörü
Dünya karbonsuzlaşıyor. İklim değişikliğine ilişkin Paris Anlaşması hedeflerini yerine getirmek için yapılan karbon emisyonunu azaltma planları ile BM İklim Değişikliği Konferansı’nda (COP26) yapılan planlar, yüzyılın ortasına kadar net sera gazı emisyonlarını ortadan kaldırmayı amaçlayan kurumsal, ulusal ve uluslararası birçok girişim sunuyor. AB, 2050 yılına kadar net sıfıra ulaşacağını öngörüyor ve önümüzdeki on yılda emisyonlarını yarıya indirmeyi hedefliyor.
Kimya sektörü küresel emisyonların büyük bir kısmını oluşturuyor; ham maddeler nedeniyle hidrokarbonlara dayalı enerji yoğun bu sektörün, Kapsam 3 emisyonları toplam emisyonlarının yaklaşık %50’sini oluşturuyor. Bu güçlü karbonsuzlaşma baskısı sektörden beklentileri yükseltiyor ve sektöre yönelik önemli talepleri ortaya çıkarıyor. Önlerindeki en önemli zorlukların başında, emisyonları azaltmak için ihtiyaç duyulan devasa yatırımlar geliyor; Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) da belirttiği şekliyle, 2050 yılına kadar gerekli emisyon azaltımlarının %75’ini gerçekleştirmeye yönelik teknolojilerin bugün ticari açıdan ulaşılabilir değil.
Ancak bu zorluklar kimya sektörü için bir dizi güçlü fırsat da sunuyor: Sıkılaşan ESG standartlarına uymak için erkenci davranan kimya şirketleri üretim değer zincirinin önemli aktörleri olduğu için, bir avantaj yakalayacaklar.
Kimya sektöründe Çevresel, Sosyal ve Yönetişim odaklı inovasyonAvrupa Yeşil Mutabakat yolunda iddialı
PwC, 2021 yılının Temmuz ve Ekim ayları arasında, 13 Avrupa ülkesindeki yaklaşık 300 işletmeye Yeşil Mutabakata nasıl hazırlandıklarını sordu. Araştırmada AB üyesi olmayan ancak AB’nin yeni iklim ve çevre standardından etkilenecek olan Norveç, İsviçre ve İngiltere'deki şirketler de yer aldı. Araştırmaya katılan şirketlere göre, en fazla emisyon üreten ve bu nedenle de sürdürülebilirlik çalışmalarının odağında olması gereken faaliyetler sırasıyla üretim (%44), dağıtım (%27) ve satın alma (%18).
Avrupa Birliği Yeşil Mutabakat Araştırması