Hızlı ilerleyen teknolojik gelişmeler, pandemi ve iklim krizi gibi dünyamızın içinde bulunduğu değişimler ve bilinmezlik ile birlikte iş dünyasının geleceği hakkındaki belirsizliklerin getirdiği yük her geçen gün daha da artmakta. Belirsizliklerin içinde işin geleceği, yeni iş yapış modellerinin gerektirdiği yeni becerilerin geliştirilmesi ve çalışanların nasıl hissettiğini anlamak ve bu doğrultuda gerekli stratejileri geliştirmek şirketler için en önemli başlıklardan biri haline geliyor.
Umutlar ve Endişeler Araştırması, katılımcıların gelecek beklentilerine, korkularına, mevcuttaki ve gelecekteki çalışma hayatına dair fikirlerine ışık tutuyor. Anketimiz Türkiye’nin çeşitli illerinden, yaş gruplarından, sektörlerinden ve şirketlerinden 414 kişiye ulaştı. Katılımcılar, çalışma hayatının geleceğine, bunun bireylere olan etkilerine, işverenlerden beklentilerine ve geleceğin yetkinliklerine yönelik soruları yanıtlayarak ülkemizde çalışma hayatına dair bu kapsamlı raporu oluşturmamıza katkı sağladılar.
Ankete katılanlar iş dünyasının geleceği hakkında belirgin olarak endişeli hissederken, katılımcıların büyük bir çoğunluğu geleneksel işe alım modelinin yerine “kişisel markalara” olan yönelimin iş yaşamının geleceğinde daha belirgin olacağını vurguladılar. Katılımcılara göre, teknolojinin beraberinde getirdiği risklerden daha fazla fırsat sunduğu ve dijital becerileri geliştirme noktasında Türkiye’deki iş gücünün çok daha hızlı ve etkili bir şekilde gerekli aksiyonları aldığını vurguluyor.
Öne Çıkan Bilgiler
Teknolojik gelişmeler hayatlarımıza ve iş dünyasına her geçen gün daha da entegre oluyor. Bununla birlikte yeni işler ortaya çıkarken mevcut işler de değişiyor, değişim ise belirsizlik ortamına, heyecana ve endişelere sebep olabiliyor. Türkiye’deki katılımcılar işlerinin geleceği için oldukça endişeli hissediyorken küresel araştırma sonuçlardaki katılımcılar daha çok heyecanlı ve özgüvenli hissediyor. Ayrıca, kadınların hem kendileri için hem de gelecek nesiller için erkeklere kıyasla daha endişeli hissettiği görülüyor.
Türkiye'deki katılımcılar, yakın gelecekte işe alım modelinin değişeceğini, kişisel markalarımızla becerilerimiz doğrultusunda kurumlara bireysel hizmet vereceğimiz ve çok az insanın stabil, uzun dönemli işleri olacağını düşünüyor. Türkiye’deki iş piyasasındaki rekabetin yüksek olması, Gig (gig ekonomisi, bağımsız (freelance) çalışanların ve kendi kendinin patronu olanların yarattığı bir ekonomi modeli) işlerin artması, Z jenerasyonunun sosyal medya ve freelance işlere yatkınlığı gibi sebeplerden dolayı katılımcıların kişisel markalara olan güveni ve beklentisi küresel araştırma sonuçlarına göre daha yüksek olarak karşımıza çıkıyor.
Öne Çıkan Bilgiler
Pandemi ile birlikte iş dünyası birçok köklü değişikliğe sahne oldu. Şirket öncelikleri, operasyon modelleri ve çalışma modelleri değişirken çalışanlar için de iş-yaşam dengesi, anlamlı bir iş yapmak gibi konular öncelikli olmaya başladı ve “wellbeing” önemli bir konu olarak şirket stratejilerinde ve gündemlerinde yerini aldı. Katılımcıların bu konuda verdikleri cevapları yaş gruplarına göre kategorize ettiğimiz zaman farklı sonuçlar karşımıza çıkıyor. 18-35 yaş grubu, gelirlerini artırmaktansa kendi işini kontrol edebilmeyi, 35-54 yaş grubu ise fark yaratan bir iş yapmayı önceliklendiriyor. 18-25 yaş grubunun ise iş güvencesi ve bir organizasyonda uzun dönemli çalışmayı diğer yaş grupları ile kıyaslandığında daha az tercih ettiği gözlemlenmiştir.
Pandemi ile yaygınlaşan evden çalışma modelinin, evdeki sorumlulukların farklılaşması nedeni ile kadınları ve erkekleri farklı etkilediği birçok araştırma ile ortaya konulmuştur. Anket sonuçlarına göre kadın katılımcıların erkek katılımcılara kıyasla tamamen sanal çalışmayı daha fazla tercih ettiği gözlemlenmiştir.
Öne Çıkan Bilgiler
Teknolojik gelişmeler, yeni iş yapış modelleri ve pandemi ile birlikte çalışanların iş hayatlarında ihtiyaç duydukları beceriler de değişmeye başladı. Bu gelişmeleri yakalamak ve iş dünyasında yetkin seviyeye ulaşmak için çalışanlar farklı stratejiler izledi. Bu doğrultuda, araştırmamızın öne çıkan bulgularından biri de, küresel araştırma sonuçlarıyla kıyaslandığında Türkiye'de çalışanların beceri gelişiminde kamu otoritelerinden beklentisinin daha az olmasıdır.
Türkiye’deki çalışanlar da bu becerileri öğrenmek ve kendilerini yeni koşullara hazırlamak için önemli adımlar attı. Katılımcıların %89’u bu becerileri öğrenmeye hazır olduklarını vurguluyor ve bu sonuç küresel araştırma sonuçlarına göre oldukça yüksek."