Risk kaçınılmazdır. Şirketlerinin risklerini akıllıca yöneterek büyümesine öncülük eden ve başarıya ulaştıran liderler bu özellikleriyle diğerlerinden ayrılıyor.
Jeopolitik çatışmalar, yaptırımları ve ihracata ilişkin riskleri de beraberinde getiriyor. Küresel şirketler büyüme arayışıyla gelişmekte olan pazarlara girerken rüşvet ve yolsuzluk risklerine maruz kalma oranı da artıyor. Hem kamu hem de düzenleyici kurumlar, sadece şirketlerdeki değil, tedarik zincirlerinde de gerek iş gücüne dair riskleri gerekse diğer ESG sorumluluklarına dair riskleri ciddi bir şekilde gözetim altında tutuyorlar. Birleşme ve satın alma pazarı güçlenirken, satın alanlar, yeni varlıklarında gizli potansiyel sahtecilik suçlarına ve diğer ekonomik suçlara maruz kalabilir. Ekonomik suçlara ilişkin riskler her zamankinden daha karmaşık ve hem değer yaratmak ve hem de bu değeri korumak her zamankinden daha zor.
Buna paralel olarak, dünyanın dört bir yanındaki hükümetler, şirketlerin ekonomik suçları önlemek ve sonuçlarını daha eksiksiz bir şekilde açıklamak için üzerlerine düşeni yapmaları yönündeki artan beklentilerinin sinyallerini veriyor. Yaptırımlara dair düzenleyici faaliyetler ve sınır ötesi iş birlikleri, kötü oyuncuların ve bunların faaliyetlerinin bireyler, şirketler ve ekonomiler üzerinde bırakabileceği yıkıcı etkilerle başa çıkma amacıyla artıyor.
Satın alma suistimali hâlâ çok yaygın. Coğrafi konum ve sektör farketmeksizin hem küçük şirketler hem de çok uluslu şirketler için bu konu endişe kaynağı.
Araştırmamıza göre özellikle satın alma suistimali geçtiğimiz 24 ayda dünyanın her yerinde şirketlerin deneyimlediği en yıkıcı üç ekonomik suçtan birisi olarak siber suçların ve yolsuzluğun hemen ardından geliyor.
Bağımsız şirketlerde süreçlerin doğru yönetilmesini desteklemeye dair çok fazla veri olsa ve satın almadan ödemeye kadarki süreçte kurumsal kaynak planlama sistemleri hukuka aykırı olmayan uygulamaları desteklese de, teknoloji sadece iyilerin kullandığı bir güç değil. İleri teknoloji, kötü niyetli kişilerin elinde satın alma suistimaline yönelik karmaşık girişimleri de mümkün kılıyor.
Dünyanın her yerindeki kamu kuruluşları, kurumsal uyum programlarının daha detaylı hale getirilmesine yönelik artan beklentilerini ifade ediyor. Kolluk kuvvetleri yetkilileri ve düzenleyici kuruluşlar, bağımsız şirket risk yönetimine ve uyum ile araştırma çalışmalarını destekleyen veri analitiğinin kullanımına dair çıtayı yükseltti. Liderlerin, kendi şirketindeki problemleri bildirip bildirmeme kararı ve bu raporlamanın kime yapılacağı konuları hâlâ endişe veriyor.
Yöneticilerin onda sekizinden fazlası (%81) faaliyet gösterdikleri ülkelerdeki hükümetlerin yolsuzlukla mücadele yasalarını uygulama çabalarının daha güçlü hale geldiğini veya istikrarlı bir şekilde devam ettiğini ifade ediyor; bu oran merkezi Kuzey Amerika’da bulunan şirketlerde %92’yi buluyor.
Çoğu önemli rüşvet ve yolsuzluk olayına ilişkisiz şirketlerin müdahil olduğu düşünüldüğünde, ilişkisiz şirketlerin sürekli gözetimi ve daha yüksek riskli ilişkisiz yeni şirketlerde sıkı araştırmanın önemi ifade etmekle bitmez.
Etkili bir ilişkisiz şirketlerde yolsuzlukla mücadele uyum programının bileşenleri arasında risk skorlama, gözetim ve iç denetim çok önemlidir.
Artan kamu denetimi ve hızla gelişen düzenlemeler, şirketler üzerindeki tedarik zincirindeki zorla çalıştırma ve diğer insan hakları suistimalleriyle ilişkili riskleri tespit etme ve azaltma baskısını artırıyor. AB’de yeni ve ortaya çıkan düzenlemelerin birçoğu tedarik zinciri şeması çıkarmayı ve insan haklarıyla ilgili risk değerlendirmelerini zorunlu kılıyor. Bunun yanı sıra Mart 2023’te Avrupa Konseyi ve Parlamentosu zorla çalıştırmayla üretilmiş ürünleri yasaklamaya dair geçici bir anlaşma duyurdu.
ABD’de artan yaptırım faaliyetleri tedarik zincirindeki zorla çalıştırma risklerine ve özellikle Uygurların Zorla Çalıştırılmasını Engelleme Yasası (UFLPA) ihlallerine odaklanmış durumda. ABD Gümrük ve Sınır Koruma Dairesi, UFLPA yaptırımının parçası olarak 1,42 milyar dolar değerinde gönderiye el koydu ve bu otomotiv, giyim, elektronik, ilaç ürünleri ve diğer sektörleri etkiledi.
Küresel kapsamda, yöneticilerden üçte biri (%34) tedarik zincirinde zorla çalıştırma riskinin şirketi için öncelik olduğunu belirtiyor; Batı Avrupa’dakilerin %50’si ise ya risk değerlendirmesi yapmış ya da önümüzdeki yıl yapmayı planlıyor.
Rusya-Ukrayna arasındaki gerilim, Çin ve ABD arasındaki gerginlik ile Orta Doğu’da belirsizlik dahil jeopolitik etkenler ihracat kontrolleri ile dünyanın her yerindeki şirketlerin faaliyet göstermesi gereken yaptırım düzenlemeleri ortamını ortaya çıkarıyor. Adalet Bakanlığı, Hazine ve Ticaret Bakanlıkları dahil ABD hükümeti bu gelişmelerin birçoğunun başını çekiyor, diğer ülkelerin de bu politikalarla uyumu artıyor. Politika önceliklerini desteklese de desteklemese de çokuluslu şirketlerin bu yasal ve düzenlemedeki değişikliklere uyum sağlamaktan başka çaresi yok.
Araştırmamıza göre iş dünyası bu gelişmelere gerçekten dikkat ediyor. Araştırmaya katılan yöneticilerin %59’u son iki yılda ihracat kontrollerinin daha da karmaşık bir hale geldiğini düşünüyor. Bu oran, yıllık geliri 5 milyarı aşan şirketlerde ve Kuzey Amerika’da %69’a çıkıyor.
İhracat kontrol riskine dair keskin farkındalık gibi, şirketlerin yarısından fazlası yaptırım risk uyumunu kayda değer bir öncelik olarak görüyor. Katılımcıların üçte ikisi ilişkisiz şirketlerin hukuk dışı faaliyetlerde bulunma olasılığını ilk iki yaptırım riski arasında görüyor. Soru yöneltilen diğer risklere göre arada 20 puanlık bir fark var.
Karmaşık ve sürekli değişen ortam göz önünde bulundurulduğunda, üst yönetim ve yönetim kurulu üyelerinin de bu riskleri azaltmaya yönelik kurumsal planda aktif bir rolü olmalı. Bunu başarmaya yönelik belirli faaliyetler öneriyoruz.
PwC Küresel Ekonomik Suçlar Araştırması 2024, 20 yılı aşkın bir süredir gerçekleştirilen bir dizi araştırmanın en sonuncusu. Ocak - Mart 2024 tarihleri arasında gerçekleştirilen araştırmamızda PwC 63 bölgede yaklaşık 2.500 şirkete anket yapmıştır. Katılımcıların üçte ikisi C seviyesinde yönetici (450 Genel Danışman, Uyum Başkanı ve Denetim Başkanı), %40’ı ise 1 milyar doların üstünde gelir elde eden şirketlerde görev alıyor. Ayrıca öncü uygulamaları hakkında konuşmak üzere dünyanın dört bir yanındaki büyük şirketlerin üst düzey yöneticileriyle de 45’ten fazla görüşme gerçekleştirdik. Bu araştırma bize günümüzün yönetim kurullarının ve iş liderlerinin şirketlerinin günlük olarak karşılaştığı ekonomik suç risklerini nasıl ele aldığı konusunda benzersiz bir bakış açısı sunuyor. Bu araştırma PwC’nin pazar araştırması alanında küresel mükemmeliyet merkezi olan PwC Research tarafından yürütüldü.
PwC Küresel Ekonomik Suçlar Araştırması 2024
Teknolojiye dayalı adli istihbarat ve analitiklerle desteklenen, işletmenizin daha da güçlenmesi için dayanıklı stratejiler oluşturmanıza yardımcı oluyoruz.
Gökhan Yılmaz
Suistimal, Uyum ve Kriz Yönetimi Danışmanlığı Lideri, PwC Türkiye
Telefon: +90 212 376 5302