Risk almazsak ilerleyemeyiz. Şirketlerin belirsizliklerle dolu bu dönemde hayatta kalabilmek ve değer yaratabilmek amacıyla yenilenerek dönüşebilmesinin; karmaşık ve sürekli değişen riskler karşısında, yarattıkları değerleri ve kazançları korumak amacıyla dayanıklılıklarını artırabilmesinin tek yolu, akıllıca risk almak.
PwC'nin Küresel Risk Araştırması 2023, lider şirketlerin fırsat ve değer yaratma arayışında teknoloji ve verinin dönüştürücü gücünü benimseyerek riske bakış açılarını nasıl değiştirdiklerini ortaya koyuyor.
Risk ve denetimin yanı sıra teknoloji, operasyon ve finans departmanlarından, aralarında yönetim kurulu üyeleri ve CEO'lar da bulunan 3.910 işletme ve risk liderinin görüşlerini içeren bu araştırma, teknolojinin aşağı yönlü riski daha etkili bir şekilde azaltarak ve yöneterek şirketlerin değerlerini korumasına nasıl giderek daha önemli bir rol oynadığını da vurguluyor.
Araştırmaya katılanların %54’ü (Türkiye: %64) dış faktörler arasında yeni enerji kaynaklarına geçişi, en büyük fırsat olarak görüyor. Bunu, %47 (Türkiye: %35) ile müşteri talep ve tercihlerindeki değişiklikler takip ediyor. Tedarik zincirinin bozulması ise katılımcıların %42’sine göre, fırsattan ziyade risk olarak görülen dış faktörlerin başında geliyor. Türkiye’de bu oran (%29) küresel veriye göre düşük kalıyor.
Şirketlerin risk iştahı ölçeğinin değer koruma tarafında mı, yoksa değer yaratma tarafında mı yer alacağını etkileyen diğer bir faktör de faaliyet gösterilen sektör. Perakende ve teknoloji gibi hızlı tüketim sektörlerinde faaliyet gösteren şirketlerin riski fırsata çevirme olasılığı daha yüksekken; kamu ve ilaç sektörü gibi sıkı yasal düzenlemelere tabi sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerin yasal düzenlemelere uyuma öncelik vererek riskten kaçmaya odaklanma olasılığı daha yüksek. Aynı şirket içinde yer alan farklı departmanların riske bakış açıları da birbirinden farklı. Örneğin, finans departmanında şirketlerinin yüksek risk iştahı yerine riskten kaçmaya odaklandığını söyleyenlerin oranı daha yüksek.
Araştırmamız, Risk Öncüleri olarak tanımlanan ve tüm sektörlerden katılımcılar arasında en iyi performans gösteren %5’lik dilimin, risklerin içinde bulunan fırsatların peşinden gittiğini gösteriyor. Kurum çapında stratejik dayanıklılıkla desteklenen ve insan odaklı, teknoloji destekli bir yaklaşım olan bu öncülerin; riski yönetmek için, şirket içi ekiplerin becerilerini artırma ve gelişmiş analitik, tahmine dayalı modelleme, siber güvenlik araçları ve buluttan daha fazla yararlanma olasılığı diğer şiketlere göre önemli ölçüde daha yüksek. Ayrıca, bu şirketler, üretken yapay zekâ gibi yeni teknolojileri bir riskten ziyade fırsat olarak görmeye daha yatkınlar. Şirketlerin %60'ı üretken yapay zekâ teknolojisini riskten ziyade çoğunlukla hatta tümüyle bir fırsat olarak görüyor. Bu oran Türkiye’de %55.
Tüm bu nedenlerle, bu lider grup; yasal düzenlemelere uyum ve düzenli raporlamadan, müşteri güvenine ve yeni ticari fırsatların belirlenmesine kadar çok çeşitli sonuçlar ve değer elde etmek için risk yönetimini, işletme stratejisine daha iyi entegre edebiliyor.
Araştırmamız liderler için beş kilit sonuca dikkat çekiyor. Bu raporda her bir sonucun, şirketler ve paydaşları için neden önemli olduklarına, yarattığı değere ve riski yönetmek için teknolojiyi ve veriyi kullanmanın yeni ve pratik yollarına odaklanarak ayrıntılı bir şekilde inceleniyor.
Teknoloji, şirketlerin maruz kaldığı risklerin, yeni fırsatlar yakalamak için risk alma iştahlarının ve bu riskleri en aza indirip dayanıklılık oluşturmak için kullandığı araçların şekillenmesinde giderek daha büyük bir rol oynuyor.
Katılımcılarımızın, değer yaratma ya da değer koruma için risk iştahlarını ve tercihlerini analiz ettik. Bunu, şirketlerin insan odaklı teknoloji destekli faaliyet yaklaşımı ile kıyaslayıp dört risk iştahı türünü ve en iyi performans gösteren Risk Öncüleri grubunu ortaya çıkardık.
Risk Öncüleri, riskleri şirketleri için bir değer yaratma fırsatı olarak gören bakış açılarıyla çığır açıyor. Kurumsal dayanıklılık temeli üzerine kurulmuş ve riske yönelik insan odaklı, teknoloji destekli dengeli bir yaklaşımla hareket eden bu en iyi performans gösteren %5'lik dilimde yer alan şirketler, halihazırda diğerlerinden daha başarılı sonuçlar elde ediyor.
Şirketlerin belirsizliklerle dolu, karmaşık ve sürekli değişen risk ortamında hayatta kalmak, değer yaratmak ve kâr elde etmek için dayanıklı ve donanımlı olmalarını sağlayacak beş önemli eylem.
Teknolojiden güç alarak ve dönüşüm, fırsat ve büyüme merceğinden bakarak daha akıllıca risk alma yolculuğu, liderlerin bu dört kilit soruya cevap vermesiyle başlıyor.
Teknoloji, şirketlerin maruz kaldığı risklerin, yeni fırsatlar yakalamak için risk alma iştahlarının ve bu riskleri en aza indirip risklere karşı dirençlerini artırmak için kullandıkları araçların şekillenmesinde giderek daha büyük bir rol oynuyor.
Araştırmaya katılanların maruz kaldığı riskler sıralamasında siber riski (teknolojiyle ilgili risklerde en üst sırada) geçebilen tek risk enflasyon; dijital ve teknoloji ile ilişkili diğer riskler ise makroekonomik dalgalanmalarla hemen hemen aynı sırada yer alıyor. Araştırmaya katılanların üçte biri, siber risklere maruz kalma düzeylerinin çok ya da aşırı yüksek olduğunu söylüyor. Risk yönetiminden sorumlu bu liderler, sıralamada siber riski enflasyonun üzerinde sıralıyor. Ancak bu riskler şirketleri teknolojiye yatırım yapmaktan alıkoymuyor ve yaklaşık yarısı siber güvenlik araçları ile yapay zekâ, makine öğrenimi ve otomasyon teknolojilerine yatırım yapmayı planlıyor. Türkiye’den katılımcıların neredeyse yarısı da aynı bakış açısına sahip. Türkiye'den gelen yanıtlara bakıldığında, enflasyon (%68) ve makroekonomik dalgalanma (%61) riskleri, siber riskler (%19) ile dijital ve teknoloji risklerinin (%13) açık ara önünde yer alıyor.
Üretken yapay zekânın sektörünüzde ne gibi değişiklikler yapacağını açık ve net bir şekilde biliyor musunuz ve şirketinizin tüm bu değişim sürecinden kazançlı çıkmasını sağlamak için bir planınız var mı?
Ufuktaki tehditlerden haberiniz var mı? Bu içgörüyü kullanarak işletme değeri yaratmak için almanız gereken risklerle, ani değişimlere ve sürprizlere yanıt verebilmek ve riskleri en aza indirebilmek için aldığınız önlemler birbiriyle uyumlu mu?
Şirketinizin krizlere karşı dayanıklılığını artırmak, kritik başarısızlık noktalarını ortadan kaldırmak ve meydana gelen risk olaylarına hızlı bir şekilde yanıt verme becerilerinizi geliştirmek için uygun yatırımları yaptınız mı?
Riskleri değerlendirirken, yönetirken ve risk alırken teknolojiyi merkeze alan bir yaklaşım mı yoksa hala manuel uygulamalar ve elektronik tablolar mı kullanıyorsunuz?
Şirketler artık öncelikli olarak riskten kaçınmaya odaklanan reaktif bir yaklaşımı kaldıracak durumda değil. Araştırmaya katılan CEO’ların yaklaşık %40’ı, mevcut gidişat devam ederse, şirketlerinin önümüzdeki 10 yılda finansal olarak varlığını sürdüremeyeceğini düşünüyor. Risklere karşı dayanıklı olabilmek ve riskleri fırsata çevirebilmek için şirketlerin, iklim değişikliğinden jeopolitik risklere, makroekonomik dalgalanmalardan teknolojinin yıkıcı gücüne kadar tüm risklere bakış açısını değiştirmeleri gerekiyor.
Bu sürekli değişim ve belirsizlik ortamında, uyum, değişim ve dönüşüm kabiliyeti, şirketlerin ayakta kalabilmesi ve sürdürülebilir büyümeyi yakalayabilmesi için kritik önem taşıyor. Riski değişim ve büyüme fırsatına çevirmek için teknolojinin ve verinin gücünden yeni şekillerde faydalanırken, aynı zamanda şirket içinde çeşitli çok disiplinli yetenekler oluşturmak şart.
PwC 2023 Küresel Risk Araştırması, 67 ülkedeki işletme ve risk yönetimi liderlerinin (CEO, yönetim kurulu, risk yönetimi, operasyonlar, teknoloji, finans, denetim) şirketlerindeki riskin durumu ve gidişatı hakkındaki görüşlerini bildirdikleri 3.910 yanıta dayanmaktadır.
Oktay Aktolun
Risk, Süreç ve Teknoloji Hizmetleri Lideri, PwC Türkiye
Telefon: +90 212 326 6468
Evren Sezer
Risk, Süreç ve Teknoloji Hizmetleri Şirket Ortağı, PwC Türkiye
Telefon: +90 212 326 6468
Tuğçe Aydoğan
Risk, Süreç ve Teknoloji Hizmetleri, Direktör, PwC Türkiye
Telefon: +90 312 457 4501