Bunlar PwC’nin 2023 yılı Küresel Yatırımcı Araştırmasının önemli sonuçları arasında yer alıyor. Bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilen araştırmada farklı ülkelerden, farklı varlık sınıfları ve farklı yatırım yaklaşımlarına sahip 345 yatırımcı ve analiz uzmanının hangi şirketlere yatırım yapacaklarını etkileyen faktörlerle ilgili görüşleri yer alıyor. Araştırma sırasında ve sonrasında yatırım uzmanlarıyla yapılan görüşmelerde, yatırımcıların tehditleri ve fırsatları nasıl değerlendirdiğini, sermayeyi nasıl ayırdığını ve karar alma sürecinde göz önünde tutacakları faktörleri nasıl belirlediğini inceledik.
Görüşmelerimizde, yatırımcıların şirketleri ilgilendiren önemli konularla ilgili daha net, daha tutarlı ve daha karşılaştırılabilir bilgiler istediğini gördük. Yatırımcılar, şirketlerin kısa vadeli krizlerle baş etmeyi mi yoksa uzun vadeli organizasyon dönüşümünü gerçekleştirmeyi mi seçeceğini anlamak istiyorlar. Yönetim kurulları ve yönetim ekipleri, paydaşlarla daha iyi iletişim kurmaya, ciddi risklerle fırsatları yönetişime ve stratejilere derinlemesine entegre etmeye ve şeffaf şekilde raporlamaya çalışırken; yatırımcılardan gelen bu zorlukla ilgilenmek şirketlere de fayda sağlayacak.
Ekonomik endişeler azalıyor
Yatırımcıların makroekonomik dalgalanmalar ve enflasyonla ilgili endişeleri geçtiğimiz yıla göre azaldı; ancak, yine de bu riskler, diğer risklere göre daha üst sıralarda yer almaya devam ediyor.
Yapay zekâ ve yeni teknolojiler yatırımcıların ilgi alanına giren konuların başında geliyor. Yatırımcıların yüzde 61’i yapay zekânın getirdiği risklerle ilgili endişelere rağmen, bu teknolojinin kullanımının hızla yaygınlaşmasının çok önemli veya aşırı önemli olduğunu düşünüyor. Yatırımcılar, teknolojik değişimin, şirketlerin önümüzdeki üç yılda değer yaratma şekillerini en çok etkileyecek faktör olduğunu düşünüyorlar. Yeni teknolojilerin yatırım analizlerinde nasıl kullanılacağını da bilmek istiyorlar.
Katılımcıların dörtte üçü, şirketlerin sürdürülebilirlikle ilgili risk ve fırsatları yönetme şeklinin, yatırım kararlarını etkileyen önemli faktörlerden biri olduğunu belirtti. Elde ettiğimiz verilere göre, yatırımcılar; sürdürülebilirlikle ilgili taahhütlerin yerine getirilmesinin maliyeti, bunu yapmak için net bir yol haritası ve bunun finansal tablo varsayımlarına nasıl yansıyacağı hakkında daha fazla bilgi almak istiyorlar. Bunun da ötesinde yatırımcılar, şirketlerin faaliyetlerinin çevre ve topluma etkilerini detaylı olarak öğrenmek istiyorlar.
Yatırımcılar, yatırım kararlarını alırken şirketler ve ilişkisiz taraflar gibi bir dizi farklı kaynaktan aldıkları bilgileri kullanıyorlar; ancak, yaptığımız araştırma gösteriyor ki, tüm bu kararlar azalan bir güven ortamında alınıyor. Yatırımcılara 17 farklı bilgi kaynağını ne ölçüde kullandıklarını ve bu kaynaklara ne kadar güvendiklerini sorduğumuzda, en büyük farklılıkların açıklayıcı raporlarda ve sürdürülebilirlikle ilgili beyanlarda olduğunu gördük. Yatırımcılar, bir bilgi kaynağını diğer bir bilgi kaynağıyla kıyaslıyorlar; çünkü, tek bir bilgi kaynağına tümüyle güvenmiyorlar.
Yatırımcıların %94’ü, kurumların sürdürülebilirlik performanslarıyla ilgili raporlarının belli bir ölçüde mesnetsiz iddiaları da içerdiğini düşünüyor. Bu oran geçtiğimiz yıla göre arttı. Bu durum aslında yatırımcıların, Avrupa Birliği’nin sürdürülebilirlikle ilgili daha tutarlı ve karşılaştırılabilir raporların sunulmasını sağlayan Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlaması Direktifine ve Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulunun yeni raporlama şartlarına neden destek verdiğini açıklıyor. Geçtiğimiz seneki sonuçlara göre, araştırmamız bağımsız denetimin de sürdürülebilirlik raporlamasına duyulan güveni arttırabileceğini gösterdi.
Araştırmamız, şirketlerin yatırımcılarının en önemli sorunlarını ele alabilmek için eyleme geçebileceği üç alan olduğuna işaret ediyor. İlk olarak şirketler, yatırımcıları, gelişen teknolojinin hızına ayak uydurabildiklerine ikna etmeliler. İkinci olarak, hem değer yaratmaya devam edeceklerini, hem de sürdürülebilirlik taahhütlerini yerine getirebileceklerini yatırımcılara kanıtlamalılar. Son olarak da, yatırımcıların daha fazla bilgi talebini karşılayabilmek için şirketler, en önemli konularda güven inşa etme taahhütlerini yenilemeliler.
Yapay zekâdaki ve diğer yeni teknolojilerdeki son gelişmeler; verimin artmasından, gelirlerin yükselmesi için yeni kaynaklar bulunmasına ve yeni faaliyet modellerine geçilmesine kadar sundukları yeni fırsatlarla şirketleri heyecanlandırıyor. Yatırımcılar da bu fırsatlarla yakından ilgililer; yatırımcıların %59’u, teknolojik değişimleri, şirketlerin önümüzdeki üç yılda değer yaratma ve yakalama şeklini değiştirecek en önemli faktör olarak nitelendiriyor.
Sürdürülebilirliğin yatırımcılar için önemli olduğu çok açık. Yatırımcılar, şirketlerin sürdürülebilirliği stratejik karar alma süreçlerine, risk yönetimi uygulamalarına ve finansal tablolarına nasıl entegre edeceklerini anlamaya çalışıyorlar. Yatırımcılar, bir şirketin sürdürülebilirlik planlarının o şirketin faaliyet modeline ve uzun vadeli değer yaratma beklentilerine ne ölçüde uygun olduğunu bilmek istiyorlar.
Araştırmamız, kullandıkları bilgilerin güvenilirliğini sorgulayan yatırımcılar arasında güçlü şüphe rüzgârları estiğinin altını çiziyor. Yatırımcılar hem teknoloji hem de sürdürülebilirlik konusunda daha fazla ve daha iyi raporlama yapılması gerektiğini düşünüyorlar. Aynı zamanda, kullandıkları bilgi kaynaklarına da güvenmiyorlar.
Bu şartlar altında şirketlerin, yatırımcılar ve diğer paydaşlar için nelerin önemli olduğunu etraflıca düşünmeleri gerekiyor. Daha sağlıklı bilgiler elde edince, şirketler de yatırımcılarına daha eksiksiz, daha bağlantılı ve daha tutarlı raporlar sunabilecekler.