Davranışlar, tüketim ve beklentiler değişiyor. Yeni denge, gelecek keşifleri için yeni bir oyun alanı sunuyor.
Bütün dünya, COVID-19 salgınının üstesinden gelmek için fiziksel soyutlanmayı veya bir takım kısıtlamaları istemeyerek de olsa deneyimledi. Meydana gelen bu uzaklaşma, insanlığın bilinçli bireysel karar ve faaliyetlerinin toplum sağlığı için belirleyici olduğu yeni bir döneme geçiş sürecini başlattı. Soyutlanmanın getirdiği yeni alışkanlıklar bireylerin davranışlarında ve beklentilerinde kısa sürede bazı değişimlere sebep oldu. Bu değişimin şirketler üzerinde de uzun vadede yansımaları olacak. Bu dönemde ön plana çıkan bir diğer kavram ise hızla dijitalleşen dünya. Çoğunluğun evlerine kapandığı bu dönemde dijital ekranlar dış dünyaya açılan adeta sihirli pencereler haline geldi. Pandemi koşulları dijital teknolojilerin benimsenmesini hızlandırdı ve şirketlerin dijital dönüşümüne öncülük etti. Bu süreç bizlere zorlu koşulların yenilik için her zaman bir fırsat olabileceğinin hatırlatıcısı oldu.
İnsanlar evlerinde kalıyor ve dışarıdaki en sıradan aktivitelerini bile COVID-19 riski ile gerçekleştiriyor. Sokağa çıkma yasakları sonucunda yaşamın kırılganlığı daha fark edilir hale geldi ve bu yeni farkındalık insanların belirli durumlarda sürekli daha cesur olmasını da beraberinde getiriyor. Cesaretin tanımının, evimizden dışarı adım atmanın dahi kahramanca bir davranış olduğu noktaya kadar daraldığını gördük. İnsanların rutinlerini farklı şekillerde yapmaya zorlandığı bu yeni dengeler, yeni alışkanlık kazanımı ve davranışların gelişmesine uygun bir ortam yarattı.
COVID-19 pandemisinin yaşamlarımız ve ekonomi üzerindeki etkisinin sonucu olarak, tüketici davranışlarında bazı belirgin değişimleri gözlemleme fırsatı oldu. Yeni dengelerin motivasyonu "mesafeni koru, riskten kaçın." Bazı şirketler tüketicilerin evde kalma döneminin "acısını çıkarma” alışverişi yapacağını umsa da, gelecek aylarda ve hatta yıllarda insanlar daha tutumlu olmaya eğilimli olacak. Şu anda en büyük harcama kalemi mevcut sağlığı koruma gibi zorunlu ihtiyaçlar iken, geri kalan harcamalar temel ev ihtiyaçlarını ve evde eğlenceyi karşılamak için yapılıyor. Pandemi sürecinde harcamaların odağının değişmesi harcama kanallarının da değişmesine ve dijitalleşmesine sebep oldu.
Müşteri deneyimi pandemi döneminde daha da fazla önem kazandı. Değişen davranışlar ve tüketimle birlikte, ürün ve hizmet sağlayıcıları açısından müşteri beklentileri ve önceliklerinin değişmesi kaçınılmaz. Topluluklar ve markalar arasındaki ilişkiler günümüzde her zamankinden daha mesafeli. Şirketler yeni dengelere geçtikten sonra, iş modellerinde ve müşterilere yaklaşımlarında temel değişiklikler yapmak durumunda kaldılar. İçinde bulunduğumuz durum, şirketler açısından yeni müşteri davranışlarını içselleştirip bunları müşterilerin yeni dengelerdeki yeni davranışlara dönüştürerek yenilikçi ürün ve hizmetler geliştirmek için eşsiz bir dönem. Bunu yaparken markaların yeni dengelerde müşteri sadakatini kazanmak ve bu müşterileri elde tutmak için daha anlayışlı olması da gerekiyor.