Makro ölçekte sayısız etkenle ve krizle şekillenen küresel yasal düzenleme ortamı, şirketlere eşi benzeri görülmemiş maliyetler ve zorluklar getiriyor. Ticari baskılar karşısında, bazı şirketler bu değişime uyum sağladı ve riskleri azaltmak, maliyetleri yönetmek ve yeni bakış açıları getirebilmek için süreçlerinde, teknolojilerinde ve yetenek modellerinde kökten değişiklikler yaparak ‘uyum öncüsü’ haline geldi. Diğer şirketler için ise, bu zorluklar ve karmaşıklıklar, yönetimin dikkatini ve kaynaklarını farklı yönlere çekerek stratejik ve rekabetçi hedeflerinin peşinden giderken, dengelerini ve hızlarını kaybetmelerine neden oldu.
Peki ya bunun farklı bir yolu varsa? Hızlanma hedefi doğrultusunda karmaşık bir ortamda ilerleyebilmek, güven inşa etmek, akıllıca risk almak ve yarışta kalabilmek için uyum konusunda kökten değişiklik yapmanın bir yolu.
Dönüşüm, sektörler arası yenilikler ve yeni iş modellerinin etkisiyle uyum ekosistemi, artık eskisinden daha karmaşık ve bağlantılı. Bunun ortak göstergesi ise, özellikle siber güvenlik, veri gizliliği ve veri koruma gibi teknolojik uyum risklerine odaklanılması; katılımcıların %51’i için bu birinci öncelik.
Katılımcıların büyük bir çoğunluğu (%77) şirketlerinin bu konudan, büyümeyi tetikleyen bazı alanlarda orta veya büyük ölçüde negatif etkilendiğini belirtti. Bu da ticari etkisini hafifletmek ve ‘değer yaratma’ potansiyelini ortaya çıkartmak için şirketlerin uyum konusunda dönüşüm yapmasını zorunlu hale getiriyor.
Şirketler kendileri için doğru olan uyum modellerini kendilerine uyarlamak zorundalar; ancak, daha iyi bir karar alma süreci, şeffaflık ve kültür için ‘bağlantılı uyum’ çok büyük önem taşıyor. Katılımcıların %59’u, koordinasyonun iyileşmesiyle, uyum konusunda karar alma sürecinde kendilerine daha çok güvendiklerini ifade etti.
Uyum teknolojileri halihazırda şirketlerin daha hızlı hareket etmesine, karmaşık bir ortamda ilerlemesine ve tehlikelerden kaçınmasına yardımcı oluyor. Uyum için bu, risklerin daha iyi görülebilmesi ve daha etkin risk yönetimi faaliyetleri (%64), uyumla ilgili sorunların daha hızlı tespit edilmesi ve bu sorunlara proaktif olarak müdahale edilmesi (%53), daha kaliteli/daha nitelikli raporlama (%48) ve verimin ve maliyet tasarrufunun artması (%43) anlamına geliyor.
Dönüşümü hızlandırmak ve yeni yaklaşımlara öncülük etmek için uyum, hem bir fırsat hem de bir aciliyet. Katılımcıların yalnızca %7’si şu anda kendilerinin uyum konusunda öncü olduğunu düşünüyor; %38’i ise üç yıl içinde öncü konuma geçmeyi hedefliyor.
Gökhan Yılmaz
Suistimal, Uyum ve Kriz Yönetimi Danışmanlığı Lideri, PwC Türkiye
Telefon: +90 212 376 5302