Vergi uygulamalarıyla ilgili olarak son dönemde verilen bazı özelgeler.
1. Kurumlar Vergisi Kanunu
Vergi ödemelerine ilişkin kredi kartı komisyon ödemeleri kurum kazancının tespitinde gider yazılabilir mi?
(17.06.2022 tarih ve 687705 sayılı özelge)
Vergi ödemelerinin şirket kredi kartından yapılması nedeniyle, ilgili bankalar tarafından kesilen komisyon bedellerinin, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler kapsamında değerlendirilmesi ve kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi kapsamında gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.
Yasal defterlerin noter tasdik ücretleri ne zaman gider yazılır?
(05.07.2022 tarih ve 762426 sayılı özelge)
2019 hesap dönemine ilişkin 2018 yılının son ayında tasdik ettirilen defterler için notere ödenmesi gereken tutarların, mahiyet ve tutar itibarıyla kesinleştiği 2018 hesap dönemi kurum kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması gerekmektedir.
Yurtdışındaki firmaya yapılan komisyon ödemeleri stopaja tabi midir?
(17.06.2022 tarih ve 687706 sayılı özelge)
Yurt dışındaki firma tarafından verilen aracılık hizmetleri ticari faaliyet kapsamında bulunmaktadır. Dar mükellefiyete tabi kurumlara komisyon hizmetlerine ilişkin olarak ticari faaliyet kapsamında yapılan ödemeler, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 30. maddesinde tevkifata tabi ödemeler arasında sayılmadığından, yurt dışından müşteri bulmasına aracılık eden firmaya yapılacak komisyon ödemeleri üzerinden vergi tevkifatı yapılmasına gerek bulunmamaktadır.
Ancak, söz konusu firmanın faaliyetinin yurt dışında pazar araştırması yapılması ve pazarlama ve yönetim hizmetleri gibi hizmetler dolayısıyla salt komisyonculuk işinin dışına taşması durumunda, verilen hizmetin Gelir Vergisi Kanunu’nun 65. maddesi çerçevesinde serbest meslek kazancı niteliğinde değerlendirilmesi ve bu hizmet karşılığında ilgili firmaya ödenen komisyon bedelleri üzerinden Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 30. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca %20 oranında tevkifat yapılması gerekmektedir.
Ortaklar adına ödenen hayat sigortası primleri kurum kazancından indirilebilir mi?
(01.07.2022 tarih ve 62992 sayılı özelge)
Şirket tarafından şirket ortakları adına yaptırılan prim iadeli hayat sigortaları için ödenen primlerin, ortakların şirketin ücretli çalışanı olması durumunda, çalışanlara sağlanan net menfaat olarak kabul edilmesi ve brüte iblağ edilmek suretiyle ücret bordrosuna dahil edilmesi gerekmekte olup, söz konusu tutarların ödendiği ayda elde edilen ücretin %15'ini ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşmaması kaydıyla, ücretlinin gelir vergisi matrahının tespitinde indirim olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır. Ayrıca bu ücretlerin, Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendine göre kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkündür.
Şirket ortaklarının şirketin ücretli çalışanı olmaması durumunda ise söz konusu primler, Gelir Vergisi Kanunu’nun 61.i maddesi kapsamında ücret olarak değerlendirilmeyecektir. Bu durumda, ortaklar adına ödenen hayat sigortası poliçe bedelleri, söz konusu primlerin ortaklara dağıtılan kâr payı olarak değerlendirilmesi ve dağıtılan kâr payları üzerinden işlemin yapıldığı dönemde cari olan tevkifat oranında kâr payı stopajı yapılması gerekmekte olup bu ödemelerin kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün değildir.
Personelin geçici barınma ihtiyacına yönelik kiralanan meskenin kira bedeli kurum kazancının tespitinde gider yazılabilir mi?
(01.07.2022 tarih ve 356210 sayılı özelge)
Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarında sayılan kanunen kabul edilmeyen giderler dışında kalan, ticari organizasyona bağlı olarak yapılan giderlerdir ve bunlara işletme gideri de denilebilir. Bir masrafın genel gider adı altında masraf yazılabilmesi için, genel giderlerin ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılmış olması, masrafla iş arasında açık, güçlü bir illiyet bağının mevcut olması, giderin keyfi olmaması ve masrafın işin önemi ölçüsünde yapılmış bulunması gerekmektedir.
Başka bir ildeki işlerin yürütülmesi amacıyla personelin sadece geçici barınma ihtiyacını ve cihazlarınızın muhafazasını sağlamak amacıyla şirket adına kiralanan gayrimenkul için ödenen kira bedellerinin, personele sağlanan menfaat olarak değerlendirilmemesi gerekmekte olup, ticari faaliyetin elde edilmesi ve idamesiyle ilgili söz konusu kira ödemelerinin Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi uyarınca safi kazancın tespitinde gider olarak indirilmesi mümkün bulunmaktadır.
Öte yandan, şirketin söz konusu taşınmazları gerçek kişilerden kiralaması karşılığı nakden veya hesaben yapacağı kira ödemeleri üzerinden Gelir Vergisi Kanunu’nun 94/5-a maddesi uyarınca tevkifat yapması gerekmektedir.
İşletilen okul bünyesinde verilen yemek ve servis bedelleri eğitim kazanç istisnasına dahil edilebilir mi?
(04.07.2022 tarih ve 103590 sayılı özelge)
İşletilmekte olan okul bünyesinde verilen yemek hizmetine ilişkin bedelin eğitim bedeline dahil olması halinde, yemek hizmeti geliri için Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5. maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde yer alan istisna uygulanacaktır.
Eğitim bedeline dahil olmayan yemek bedelleri ile eğitim bedeline dahil olsun ya da olmasın servis gelirlerinin söz konusu istisnaya konu edilmesi mümkün değildir.
Sürücü kursu faaliyetinde kullanılan taşıtların giderlerinin tamamı kurum kazancının tespitinde dikkate alınabilir mi?
(04.07.2022 tarih ve 759777 sayılı özelge)
Sürücü kursu faaliyeti işi ile iştigal eden şirketin bu faaliyetinin, kısmen veya tamamen binek otomobillerinin çeşitli şekillerde işletilmesi kapsamında değerlendirilmesi gerekeceğinden, söz konusu faaliyette kullanılan binek otomobillere münhasır olmak üzere, bunlara ait tamir, bakım, yakıt ve benzeri cari giderlerin tamamının Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendi kapsamında kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.
Ortağın borç/alacak ilişkisi nedeniyle haczedilen mallara ilişkin yediemin ücretleri gider kabul edilir mi?
(05.07.2022 tarih ve 42356 sayılı özelge)
Şirket ortağının şahsi borç/alacak ilişkisinden dolayı açılan davada, şirketin haczedilen mallarına ilişkin olarak yediemin depoda kaldığı süre için yediemine ödenen ücretin ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan bir gider niteliğinde bulunmaması nedeniyle, safi kurum kazancının tespitinde gider olarak indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.
Teknoloji geliştirme bölgesinden ayrılan şirketin proje satışından doğan kazancı kurumlar vergisinden müstesna tutulabilir mi?
(05.07.2022 tarih ve 762442 sayılı özelge)
Teknoloji Geliştirme Bölgesinde başlanan proje ile ilgili, teknoparktan ayrıldıktan sonra vergisel teşviklerden yararlanılamayacağından; yazılım, tasarım ve Ar-Ge faaliyetlerinden elde edilmiş olsa dahi daha önce bölgede geliştirilen projeden, teknoparktan ayrıldıktan sonra elde edilecek kazançlarla ilgili olarak istisnadan yararlanılması mümkün bulunmamaktadır. Teknokentte geliştirilen ürüne ilişkin proje bitirme belgesi alınması da bu durumu değiştirmeyecektir.
Küresel Tedarik Zinciri Teşviki kapsamında alınan nakit hibe vergiye tabi midir?
(07.07.2022 tarih ve 83596 sayılı özelge)
Ticaret Bakanlığı tarafından desteklenen Küresel Tedarik Zinciri Projeleri kapsamında ödenen destek tutarının, kurum kazancına dahil edilerek vergilendirilmesi gerekmekte olup, bu ödemelerin mahiyet ve tutar itibarıyla kesinleştiği hesap döneminin kazancıyla ilişkilendirmek suretiyle beyan edilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, bahse konu destek ödemeleri üzerinden herhangi bir vergi kesintisi yapılmayacak olup, söz konusu hibelerin sermayeye ilave edilmesi de vergilendirme açısından durumu değiştirmeyecektir.
Yangında zayi olan mal ve sabit kıymet bedelleri nasıl giderleştirilebilir? (19.07.2022 tarih ve 173478 sayılı özelge)
Yangında zarar gören amortismana tabi iktisadi kıymetler ile hammadde ve emtianın değerinin Vergi Usul Kanunu’nun 267. maddesine göre takdir komisyonunca tayin edilecek emsal bedel ile değerlenmesi, dolayısıyla yangın sonucu hasar gören hammadde ve malların maliyet bedeli ile takdir komisyonunca tespit edilen emsal bedeli arasındaki tutarın takdir komisyonu kararının tebliğ edildiği yılda kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.
Ancak, emtianin emsal bedelinin takdir komisyonunca takdir edileceği tarihe kadar sigorta şirketinden tazminat alinmasi halinde, Vergi Usul Kanunu’nun 278. maddesi hükmünün uygulanmasi mümkün bulunmayip, bu durumda Vergi Usul Kanunu’nun 330. maddesi kapsaminda sigortadan alinan tazminat ile yangin nedeniyle hasara uğrayan emtianin net defter değerlerinin kiyaslanmasi sonucu bulunacak fark tutarin kar-zarar hesabinda gösterilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, emtianin emsal bedelinin takdir komisyonunca takdirini müteakiben, yangin sonucu hasar gören hammadde ve mallarin maliyet bedeli ile emsal bedel arasindaki tutarin gider olarak dikkate alinmasindan sonra sigorta şirketinden bir tazminat alinmasi halinde ise, alinan tutarin hasilat olarak kayitlara yansitilmasi gerekmektedir.
Yangin sonucu hasar gören amortismana tabi iktisadi kiymetlerinin net aktif değerinden takdir komisyonunun tespit ettiği (emsal bedel) hurda değerinin düşülmesi suretiyle bulunacak tutarin, Vergi Usul Kanunu’nun 317. maddesi hükümlerince fevkalade ekonomik ve teknik amortisman olarak ayrilmasi, dolayisiyla bu tutarin ticari kazancin tespitinde gider olarak indirilmesi mümkün bulunmakla birlikte, bunun için Vergi Usul Kanunu’nun 317. maddesi uyarinca fevkalade ekonomik ve teknik amortisman nispetinin tespiti amaciyla Hazine ve Maliye Bakanliğina (Gelir İdaresi Başkanliğina) başvurulmasi gerekmektedir.
Fevkalade ekonomik ve teknik amortismanin ayrilacaği tarihe kadar sigorta şirketinden tazminat almasi halinde, Vergi Usul Kanunu’nun 317. maddesi hükmü gereğince fevkalade ekonomik ve teknik amortisman uygulanmasi mümkün bulunmamaktadir. Bu durumda, Vergi Usul Kanunu’nun 329. maddesi kapsaminda sigortadan alinan tazminat ile yangin nedeniyle hasara uğrayan amortismana tabi iktisadi kiymetlerin net defter değerlerinin kiyaslanmasi sonucu bulunacak fark tutarin kar-zarar hesabinda gösterilmesi gerekmektedir. Öte yandan, amortismana tabi iktisadi kiymetler için fevkalade ekonomik ve teknik amortisman ayirdiktan sonra sigorta şirketinden bir tazminat alinmasi halinde, alinan miktarin hasilat olarak kayitlara yansitilmasi gerekmektedir.
2. Gelir Vergisi Kanunu
Mahkeme kararı gereğince avukatlara ödenen vekâlet ücretleri için belge alınamaması durumunda stopaj uygulaması nasıl olmalıdır?
(17.06.2022 tarih ve 687704 sayili özelge)
Kaybedilen davalara ilişkin olarak mahkemelerce hükmolunan vekâlet ücretinin davayi kazanan taraf avukatina ödenmesi esnasinda Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesinin birinci fikrasinin (2) numarali bendinin (b) alt bendi uyarinca gelir vergisi tevkifati yapilmasi gerekmektedir. Davayi kazanan taraf avukatinca şirkete e-serbest meslek makbuzlarinin hiç düzenlenmemesi veya hatali düzenlenmesi nedenleriyle şirkete ulaşmamasi ya da gecikmeli ulaşmasi, bu ödemeler üzerinden tevkifat yapilmasi uygulamasini etkilemeyecektir.
Diğer taraftan, muhtasar beyannamede yapilan güncelleme ile serbest meslek makbuzu düzenlenmediği durumlarda karşi taraf vekalet ücretleri üzerinden tevkif edilen vergilerin, makbuz bilgileri girilmeden beyan edilmesine imkân taninmiştir.
Sporcu ücretlerinin net tutar olarak belirlendiği durumda, beyan edilen ücret üzerinden tahakkuk eden verginin spor kulübü tarafından ödenmesi gerekir mi?
(19.08.2022 tarih ve 28193 sayili özelge)
Spor Kulübü tarafindan futbolculara yapilan ücret ve ücret benzeri ödemeler üzerinden Gelir Vergisi Kanunu’nun geçici 72. maddesine göre gelir vergisi tevkifati yapilmasi, tevkif edilen vergilerin muhtasar ve prim hizmet beyannamesiyle beyan edilerek ödenmesi gerekmektedir. Ücret ödemelerinin net olarak belirlendiği durumlarda, fiilen yapılan ödemenin brüte iblağ edilmek suretiyle ücret bordrosuna dahil edilmesi ve brüt tutar üzerinden tevkifat yapılması gerekir. Ücret ödemelerinde kulübün vergisel sorumluluğu, ödenen ücret tutarlarının ve yapılan tevkifatların doğru bildirilmesi ve tevkif edilen vergilerin beyan edilerek ödenmesidir.
Futbolcuların elde ettikleri ücretlerin Gelir Vergisi Kanunu’nun 103. maddesinin dördüncü diliminde yer alan tutarı (2021 yılı için 650.000 TL, 2022 yılı için 880.000 TL) aşması halinde, elde edilen bu ücret gelirlerinin futbolcular tarafından yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi, hesaplanan vergiden tevkif suretiyle kesilen verginin mahsup edilerek tahakkuk eden fark verginin ödenmesi gerekmektedir. Beyannamenin verilmediği veya geç verildiği durumlarda vergi dairesince cezalar futbolcu adına kesilmekte, tahakkuk eden verginin vadesinde ödenmediği durumlarda da vergi sporcudan takip edilmektedir.
Buna göre, futbolcular tarafından ücret gelirleri için yıllık gelir vergisi beyannamesi verilmesi gerektiği durumlarda, beyannamenin verilmesi ve tahakkuk eden verginin ödenmesi gibi vergisel ödevlerin yerine getirilmesinden futbolcular sorumlu olmakta, bu konuda Kulübün sorumluluğu bulunmamaktadır.
Bölgesel yönetim merkezinin kurumlar vergisi muafiyeti 2021 yılı sonu itibariyle son bulmuş mudur?
(19.08.2022 tarih ve 928981 sayılı özelge)
Ekonomi Bakanlığından alınan izne istinaden bölgesel yönetim merkezi olarak kurulan irtibat bürosunun Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu ve bu Kanuna dayanılarak çıkarılan Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu Uygulama Yönetmeliği'nde yer alan düzenlemelere göre bölgesel yönetim merkezi olarak faaliyette bulunması, ticari ve diğer gelir getirici faaliyetler ile izin konusu dışında bir faaliyette bulunmaması halinde kurumlar vergisi mükellefiyet tesisine gerek bulunmamaktadır.
Bu şartların sağlanmaması halinde ise Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 4. maddesinin (ö) bendinde yer alan Bölgesel Yönetim Merkezlerine ilişkin muafiyet 01.01.2019 tarihi itibarıyla kurulu bölgesel yönetim merkezleri için 01.01.2022 tarihinden itibaren uygulanmak üzere kaldırılmış olduğundan, irtibat bürosunun 01.01.2022 tarihinden itibaren kurumlar vergisi mükellefi olması gerekmektedir.
Bölgesel yönetim merkezinde çalışan kişilere uygulanan ücret istisnası 2021 sonu itibariyle son bulmuş mudur?
(19.08.2022 tarih ve 928981 sayılı özelge)
Gelir Vergisi Kanunu'nun 23. maddesinin birinci fıkrasının (14/b) bendine göre, kanuni ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayan dar mükellefiyete tabi işverenlerin, Ekonomi Bakanlığından alınan izne istinaden kurulan bölgesel yönetim merkezlerinde münhasıran merkezin faaliyet izni kapsamında istihdam ettikleri hizmet erbabına Türkiye dışında elde ettiği kazançları üzerinden döviz olarak ödediği ücretler gelir vergisinden istisna edilmiştir.
Bu itibarla, Ekonomi Bakanlığından alınan izne istinaden bölgesel yönetim merkezi olarak kurulan irtibat bürosunda istihdam edilen hizmet erbabına yapılacak ücret ödemelerinin, 293 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği'nin "Ücret istisnalarına ilişkin düzenlemeler" başlıklı 3. bölümünde yer alan şartların bir arada sağlanması kaydıyla, gelir vergisinden istisna edilmesi mümkün bulunmaktadır.
İstisnanın uygulanabilmesi için söz konusu ücretin irtibat büronuzda çalışan personele, döviz olarak veya yurt dışından gelen paraların yetkili bankalarda bozdurulmak suretiyle Türk parası olarak ödenmesi ve döviz bozdurulması ile ilgili belgelerin ücret bordrolarına eklenmesi gerekmektedir.
Avukatlara ödenen vekalet ücreti ve yargılama giderinin vergilendirilmesi nasıl olmalıdır?
(29.08.2022 tarih ve 60836 sayili özelge)
Dava sonunda mahkeme ilamina göre veya icra takibi sonucu verilen kararla avukatlik tarifesine dayanilarak döner sermaye işletmesi tarafindan ödenecek vekalet ücretinin; serbest meslek erbabi olan avukata doğrudan veya icra müdürlükleri araciliğiyla ödenmesi durumunda, avukat tarafindan serbest meslek makbuzu düzenlenmesi ve işletme tarafindan Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesinin birinci fikrasinin (2) numarali bendi uyarinca gelir vergisi tevkifati yapilmasi gerekmektedir.
Diğer taraftan, mahkeme kararina göre davayi kaybeden tarafindan ödenmesine hükmedilen ve davanin kazanilmasi sonucunda müvekkile iade edilmek üzere avukat tarafindan tahsil edilen yargilama giderleri, Gelir Vergisi Kanunu’nun 67. maddesinin dördüncü fikrasina göre kazanç sayilmamaktadir. Davanin kazanilmasi sonucunda avukat tarafindan tahsil edilen yargilama giderlerinin müvekkile iade edilmemesi ve avukata kalmasi halinde ise söz konusu giderlerin avukat tarafindan serbest meslek kazancina dahil edilmesi gerekmektedir.
Bu bağlamda, iktisadi işletme tarafindan avukata ödenen yargilama giderleri üzerinden gelir vergisi tevkifati yapilmamasi gerekmektedir.
3. Vergi Usul Kanunu
Yangında zayi olan yasal defter ve belgeler için ne yapılmalıdır? (19.07.2022 tarih ve 173478 sayili özelge)
Yanginda zayi olan defter ve belgeler için Türk Ticaret Kanunu’nun 82. maddesi gereğince, bulunulan yer yetkili mahkemesinden, süresi içerisinde gerekli bilgi ve belgelerle birlikte başvuru yapilarak zayi belgesi alinmasi gerekmekte olup, defter ve belgelerin zayi olduğunun söz konusu Kanun’a göre alinan zayi belgesi ile ispatlanmasi ve bu belgenin Vergi Usul Kanunu’nun ilgili hükümleri kapsaminda muhafaza ve yetkili makamlarin/memurlarin talebi halinde ibraz ve inceleme için arz edilmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan, Vergi Usul Kanunu’nun 221. maddesi uyarinca, ayni Kanun gereğince kullanilma zorunluluğu bulunan ve yangin sonucu zayi olan tasdike tabi defterlerin yerine kullanilacak yeni defterlerin kullanilmaya başlanilmadan önce tasdik ettirilmesi gerekmektedir.
Mahkeme kararı gereğince avukatlara ödenen vekâlet ücretlerinin belgelendirilmesi nasıl olmalıdır?
(17.06.2022 tarih ve 687704 sayili özelge)
Mahkeme ilaminda ödenmesine hükmedilen avukatlik vekalet ücreti de dâhil olmak üzere, serbest meslek erbabinin mesleki faaliyetlerine ilişkin her türlü tahsilati için serbest meslek makbuzu düzenlemesi zorunludur.
Buna göre, mahkeme ilaminda ödenmesine hükmedilen avukatlik vekâlet ücretinin tahsilinde, avukat tarafindan tahsilatin yapildiği anda mahkeme ilamina göre vekalet ücreti ödeme yükümlülüğü olan kurum veya kişiler (borçlu-davayi kaybeden) adina serbest meslek makbuzu düzenlenmesi gerekmekte olup, bu kapsamda kaybedilen davalarda mahkemelerce hükmolunan karşi taraf avukatlik (vekalet) ücretinin;
Öte yandan, söz konusu durumlarda serbest meslek makbuzu veya faturanin, yükümlüler tarafindan düzenlenmemesi veya eksik düzenlenmesi durumlarinda avukatin/davayi kazananin bağli olduğu Defterdarlik/Vergi Dairesi Başkanliklarina bilgi verilmesi icap etmektedir.
4. Katma Değer Vergisi Kanunu
Yurt dışındaki firmadan alınan müşteri bulma hizmeti KDV’ye tabi midir? (17.06.2022 tarih ve 687706 sayili özelge)
Yurt dişina yapilan kart satişlariyla ilgili olarak yurt dişinda mukim firmalardan alinan müşteri bulma hizmetinden yurt dişinda faydalanildiğindan, bu hizmet katma değer vergisinin konusuna girmemektedir.
Teknoloji geliştirme bölgesinden ayrılan şirketin proje satışı KDV’den müstesna tutulabilir mi?
(05.07.2022 tarih ve 762442 sayili özelge)
Katma Değer Vergisi Kanunu’nun geçici 20/1.i maddesi kapsaminda yapilan teslim ve hizmetler Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu’na göre teknoloji geliştirme bölgesinde faaliyette bulunulduğu ve kazançlarin gelir ve kurumlar vergisinden istisna tutulduğu süre içerisinde katma değer vergisinden istisna olup, projenin teknoloji geliştirme bölgesinden ayrildiktan sonra satişinin katma değer vergisinden istisna tutulmasi mümkün bulunmamaktadir.
Yangında zayi olan mal ve sabit kıymetler nedeniyle yüklenilen KDV’nin indirimi mümkün müdür?
(19.07.2022 tarih ve 173478 sayili özelge)
Şirkete ait mallarin bulunduğu yerin Hazine ve Maliye Bakanliğinca yangin sebebiyle mücbir sebep ilan edilen yer olmasi kaydiyla, yangin sonucu zayi olan mallara ait katma değer vergisi indirim konusu yapilabilir. Ancak Bakanlikça böyle bir belirleme yapilmayan ve münferit olarak çikan yangin nedeniyle zayi olan mallara ait katma değer vergisinin indirim konusu yapilmasi mümkün değildir.
İşyerinde bulunan sabit kiymetlerin, çikan yangin sonucu Hazine ve Maliye Bakanliğinca belirlenen faydali ömrünü tamamladiktan sonra zayi olmasi halinde, söz konusu sabit kiymetlere ilişkin yüklenilen ve indirim konusu yapilan katma değer vergisinin indirim hesaplarindan çikarilmasina ilişkin herhangi bir düzeltme işlemi yapilmasina gerek bulunmamaktadir.
İşyerine ait sabit kiymetlerin faydali ömrünü tamamlamadan zayi olmasi durumunda ise bu kiymetlerin aliminda yüklenilen katma değer vergisinin faydali ömrünün işletmede kullanilan süresine isabet eden kismi için herhangi bir düzeltme işlemi yapilmayacak olup, sabit kiymetlerin zayi olduğu tarih itibariyla faydali ömrünün kalan kismina isabet eden yüklenilen katma değer vergisinin ise indirim konusu yapilmasi mümkün olmayacağindan, söz konusu kiymetlere ilişkin daha önce indirim konusu yapilan katma değer vergisinin sabit kiymetlerin zayi olduğu dönem beyannamesinde "Daha Önce İndirim Konusu Yapilan KDV'nin İlavesi" satirinda beyan edilmek suretiyle indirim hesaplarindan çikarilmasi gerekmektedir.
Yukarıda özetlenen özelgeler ile diğer çok sayıda özelgenin tam metnine www.gelirler.gov.tr internet adresinin mevzuat bölümünden ulaşabilirsiniz.