Konuyu yakından takip etmeyenler FATCA’nın (Yabancı Hesapların Vergi Uyumu Yasası) ABD vatandaşlarının ABD'de vergi ödememek adına bazı yabancı ülkelerde bulunun banka hesaplarında yüklü miktarlarda finansal varlık tutması ile tetiklendiğini bilmeyebilir. FATCA, bu uygunsuzluğun tespiti ile 2009 yılında patlak veren ve bazı bankalara yüz milyonlarca ABD Doları cezaya mal olan gelişmelere adeta ilk regülatif yanıt olarak ortaya çıkmıştı. Bir çoğumuzun sık sık kulak misafiri olduğu FATCA’nın ABD istihdamı teşvik mevzuatına dahil edilerek yasalaşmasının 10. yılını geçtiğimiz Mart ayında tamamladık. ABD bu sürece başlamadan önce deniz aşırı hesaplar nedeniyle yıllık 100 Milyar ABD Doları kaybı olduğunu hesaplayarak FATCA ile bu suistimalin önüne geçmeyi planlasa da Vergilendirme Ortak Komitesi (“JCT”)’nin projeksiyonu 2010-2020 yıllarında toplam 9 Milyar ABD Dolarına yakın ek gelir elde etmekti. Günümüze kadar elde edilen gelirin net tutarını söyleyen istatistiksel bir veri kaynağı bulunmuyor ancak mevzuatın yürürlüğe konulmasının, yaptırımlarının ve buna bağlı değişen yatırım davranışlarının, bir sıfırdan büyüktür mantığı ile ABD’ye kazanım getirdiği söylenebilir. Peki Türkiye FATCA’da ne aşamada, diğer dünya ülkelerinin FATCA’sı ne durumda ve tabi Türkiye olarak sürecin hangi aşamasındayız hızlıca bir göz atalım.
Türkiye bu kervana ilk olarak Gelir İdaresi Başkanlığı’nın Temmuz 2015’de imzaladığı FATCA Model Anlaşması (Genişletilmiş Bilgi Değişimi Yoluyla Uluslararası Vergi Uyumunun Artırılması Anlaşması) ile diğer birçok ülkeye nazaran oldukça geç katıldı. Anlaşma Ekim 2016 tarihinde Cumhurbaşkanı tarafından onaylanarak Resmi Gazete’de yayınlandı ve yürürlüğe girdi. Mevzuata işlerlik kazandıracak olan taslak tebliğ 2016 yılı Mayıs ayında görüşe açılsa da 2020 Mayıs itibariyle Resmi Gazete’de yayınlanmış değil. Dolayısıyla Türkiye’nin bu zorlu FATCA yolunda 2016 yılında beklemeye geçtiğini ve uzun süredir sessizliğini koruduğunu söyleyebiliriz. Nedeni hakkında ancak tahmin yürütebileceğimiz bu “gecikme” veya “öteleme” ancak bilgi değişimine işlerlik kazandıracak olan Tebliğ’in yayınlanması ile son bulacak.
Tüm bunlar olurken OECD üyelerinin başını çektiği çok sayıda dünya ülkesi, FATCA’nın yarattığı etkinin farkına varınca kendi FATCA’larını (gayri resmi olarak GATCA olarak da bilinir) yürürlüğe sokmak için kolları sıvadı. İlk olarak 1988 yılında OECD ve Avrupa Konseyi tarafından ortaya atılan “Vergi Alanında Karşılıklı İdari Yardımlaşma Sözleşmesi”, FATCA’nın etkisi ile 2010 yılında bir protokolle güncellendi. Bu protokol hükümleri ile değiştirilen sözleşme Kasım 2011’de Türkiye tarafından imzalansa da sözleşmenin uluslararası mevzuat yasalaşma sürecindeki nihai onayını alarak yürürlüğe girmesi 2018 yılını buldu.
Otomatik bilgi değişimini, yani bilgi paylaşılacak ülkenin talebi beklenmeksizin ilgili bilgilerin otomatik olarak ilgili ülkeye gönderilmesi, Vergi Alanında Karşılıklı İdari Yardımlaşma Sözleşmesi’ne dayanmak suretiyle aynı pistte fakat ayrı bir kulvarda yürütüldü. İlk olarak G20 ülkelerince OECD’den 2013’te talep edilen “Otomatik bilgi değişimi için bir standart geliştirilmeli (CRS)” fikri 6 ay içinde somutlaştı ve Türkiye’nin de her aşamasında katılım sağladığı süreç 2014 Kasım ayında G20 ülke liderlerinin CRS’e verdikleri onay ile hızlı bir şekilde hayata geçirildi. Aynı yılda 50’den fazla ülke bu standardın çerçeve sözleşmesi olan “Finansal Hesap Bilgilerinin Otomatik Değişimine İlişkin Çok Taraflı Yetkili Makam Anlaşması” nı imzalarken Türkiye’nin bu anlaşmayı imzalaması Nisan 2017’yi buldu. Anlaşma yine imza tarihinden sonra geç sayılabilecek bir tarihte yani Aralık 2019’da Cumhurbaşkanı tarafından onaylanarak yürürlüğe girdi. Ancak FATCA’nın kardeşi CRS’in de Türkiye’deki akıbeti aynı kardeşi gibi oldu. Mevzuata işlerlik kazandıracak olan taslak tebliğ Mayıs 2017’de finansal kurumların görüşüne açıldı fakat Mayıs 2020 itibariyle halen Resmi Gazete’de yayımlanmadı. Yani Gelir İdaresi Başkanlığı anlaşmada belirtilen hesap bilgilerini 2018 yılından itibaren finansal kuruluşlardan toplamaya başlamış olsa da çok taraflı anlaşmaya taraf diğer ülkeler ile otomatik bilgi değişimine konu edemeyecek gibi görünüyor.
Sadede gelmek gerekirse taahhüt edilen bilgi değişim tarihleri çoktan geçilmiş durumda. FATCA’da 2014 yılı ve sonrası, CRS’te ise 2017 yılı ve sonrası finansal hesap bilgileri raporlanmak için iç mevzuatın düzenlenmesini bekliyorlar. Piyasadaki beklenti bu düzenlemelerin yakın zamanda yürürlüğe girmesi. Belki 3 vakte, belki 5 vakte kadar. Bekleyeceğiz.