Ev kadınlarının sosyal güvenliğine yönelik nasıl bir düzenleme geliyor?

Celal Özcan Sosyal Güvenlik Hizmetleri, Direktör, PwC Türkiye

Nasıl Bir Ekonomi Gazetesi

27 Eylül 2023

Sosyal güvenlik, insanların doğumundan ölümüne ve öldükten sonra da geride kalanları  kapsayacak şekilde hayatın her dönemini kapsayan evrensel bir insan hakkıdır. Ancak, sosyal  güvenlik sistemlerinin dünyanın her yerinde bu anlayış çerçevesinde ele alınmadığı da bir  gerçektir. 

Ülkemizde de, evrensel bir hak temelinden çok, finansmanı primler yoluyla sağlanan sosyal  sigorta sistemi olarak hayata getirilmiştir. İstihdama katılımın sınırlı, kayıt dışı çalışmanın yüksek  olduğu ülkemizde prim ödemeleri yolu ile sistemin olanaklarından faydalanılması da sınırlı  kalmaktadır. Bu durum özellikle kadınlar açısından ciddi sıkıntılara yol açmaktadır. 

Türk sosyal güvenlik sisteminde kadınların sosyal güvenliği genel olarak üç şekilde  düzenlenmiştir. 

Bunlar; 

  • Kadınların kendi çalışmalarından dolayı sosyal güvenceden faydalanmaları, • Çalışmayan eş olarak, çalışan erkek üzerinden sosyal güvenlikten  faydalanmaları, 
  • Kız çocuğu olarak anne/baba üzerinden sosyal güvenlikten faydalanmaları  şeklindedir. 

Kadınların kendi çalışmalarından dolayı sosyal güvenliğe erişimi, kadınlar için en garantili ve  sürekli sosyal güvenlik sağlama yoludur. Böyle bir durumda kadınlar, her türlü sosyal sigorta  haklarından faydalanmakta; kendi sigortalılıkları dolayısıyla emekliliğe hak kazanabilmektedir.  

Evlenme ya da boşanma gibi durumlar, kadınların kendi sigortalılıkları dolayısıyla elde etmiş  oldukları bu hakları ortadan kaldırmamaktadır. Ancak, bu durum kadınların çalışma yaşamına  girebilmeleri ile yakından ilgilidir.  

TÜİK’in 2021 istatistiklerine göre, kadınlar Türkiye nüfusunun yarısını oluşturmakla birlikte,  erkeklerin istihdama katılma oranı %62,8 iken, kadınların sadece %28’i istihdama katılmaktadır.  

Bu durum, kadınların, çalışmaya ve prim ödemeye endeksli sosyal sigorta haklarından, aktif  sigortalı olarak, erkeklere göre daha düşük oranlarda yararlanabildiğini göstermektedir. 

Türk sosyal sigorta sisteminde kadınların sosyal güvenceden yararlandığı diğer bir durum ise,  çalışmadıkları, dolayısıyla eşleri üzerinden pasif sigortalı olarak sosyal güvenlikten faydalandıkları  durumdur. Bu durumda kadın, eşi yaşadığı sürece sağlık sigortasından, öldüğünde ise eşi  üzerinden ölüm aylığından faydalanmaktadır. Ancak böylesi bir ilişkinin varlığı eşler arasında  resmi evlilik bağını gerektirmektedir. Eşler boşandığında, kadın tamamen sosyal güvencesiz  kalmaktadır. 

Kadınların sosyal güvenceden yararlandığı diğer bir durum ise “kız çocuğu” olarak anne ya da  babaları üzerinden genel sağlık sigortasından ya da ölüm aylığından faydalandığı durumdur. Her  iki durumda da kız çocuklarının elde etmiş olduğu hak, bazı istisnai durumlar dışında çalışmaya  başladıklarında ya da evlendiklerinde kesilmektedir.  

Yukarıda da belirtildiği gibi sosyal güvenlik sistemi içinde yer almak ancak prim ödemesi ile  mümkün olabilmektedir. Kayıt dışı çalışan ya da ücretsiz aile işçiliği yapan kadınların bu şemsiye  altına girebilmesi için geriye isteğe bağlı sigortalılık imkânı kalmaktadır. 

Ancak, hem prim miktarlarının yüksekliği, hem de şartların yerine getirilmesinin zorluğu isteğe  bağlı sigortalılığı kâğıt üstünde bırakmaktadır.  

Esasen, 2009-2023 dönemindeki SGK isteğe bağlı sigortalı sayılarına bakıldığında, isteğe bağlı  sigortalı sayısının giderek azaldığı görülmektedir. Örneğin, 2009 yılında 389.791 kişi olan isteğe  bağlı sigortalı sayısı, 2023/Haziran ayı itibariyle 129.621 kişiye düşmüştür. 

İsteğe bağlı sigortalı sayısındaki bu azalmanın en önemli nedeni, SGK isteğe bağlı sigortalılığına  ödenen primlerin 4/b (Bağ-Kur) statüsünde sayılması, başka bir ifadeyle emeklilik şartlarının 4/a  (SSK) statüsüne göre daha zor olmasından, bir diğer nedeni de aylık prim tutarının yüksek  olmasından kaynaklanmaktadır. 

Bununla birlikte sosyal güvenlik alanında kadınlar açısından yapılan çoğu düzenleme ise kadınları çalışma hayatından uzaklaştırıcı ya da kayıt dışı çalışmaya teşvik edici niteliktedir.  

Örneğin, anne ya da babasından ölüm aylığı alan kız çocuğunun çalışmaya başladıktan sonra almış  olduğu bu aylığın kesilmesi, çoğu kadını kayıt dışı çalışmaya sevk etmekte ya da kadınlar ölüm  aylığının kesilmesi endişesi ile çalışma hayatına girmekte gönülsüz davranmaktadır. 

Sosyal güvenlik alanında getirilen düzenlemelerin bir kısmı ise kadınlar açısından eksik ve eşitlikçi  olmayan uygulamaları barındırmaktadır. Örneğin; erkeklerin askerlik borçlanmasından  yararlanabilmesi için askere gitmeden önce sigortalı olması koşulu aranmazken; kadınların  doğum borçlanması yapabilmesi için doğumdan önce sigortalı olması koşulu aranmaktadır.  

Kısacası Türkiye’de kadınların sosyal güvenliği konusunda pek çok sorun olup, sosyal devlet ilkesi  ve sosyal güvenliğin temel bir insan hakkı olduğu noktasından hareketle sorunun çok yönlü olarak  ele alınıp çözüm üretilmesi gerekmektedir. 

Ev kadınlarının sosyal güvenliği için öngörülen düzenleme 

Hükümetin “Türkiye Yüzyılı İçin Doğru Adımlar” isimli 2023 yılı Seçim Beyannamesinde,  

Ailelerin evdeki yükünü çeken, aileyi ayakta tutmak için en fazla fedakârlık gösteren ev  hanımlarının evdeki emekleri karşılığında herhangi bir ücret almaksızın ülke ekonomisine katkı  sağladıkları ve aile refahını artırdıkları ev hanımlarının bu emeğinin karşılığında emeklilik gibi bir  güvenceye sahip olmalarının en temel hakları olarak görüldüğü, bu çerçevede, ev hanımlarının  isteğe bağlı ödeyecekleri primlerin üçte birinin devlet olarak karşılanacağı, bazı  meslek gruplarının iş yükü ağırlığı nedeniyle sahip oldukları yıpranma payı  hakkının ev hanımlarına da sağlanacağı kamuoyu ile paylaşılmıştır.

Söz konusu açıklamalardan, ev kadınlarının sosyal güvenliğinin “isteğe bağlı sigortalık” yoluyla sağlanmaya çalışılacağı, bu bağlamda ödenecek primlerin üçte birinin Devlet tarafından karşılanacağı, ayrıca şu anda bazı meslek gruplarının yararlandığı fiili hizmet zammı  uygulamasından ev kadınlarının da yararlandırılmasının öngörüldüğü anlaşılmaktadır. 

Sosyal güvenlik mevzuatına göre, isteğe bağlı sigortalılık, kişilerin isteğe bağlı olarak prim ödemek  suretiyle uzun vadeli sigorta kollarına (malullük, yaşlılık ve ölüm) ve genel sağlık sigortasına tâbi  olmalarını sağlayan sigortadır. 

İsteğe bağlı sigortalı olabilmek için; 

  • Türkiye’de ikamet etmek 
  • 18 yaşını doldurmuş olmak 
  • Zorunlu sigortalı (SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı) olarak çalışmamak 
  • Kendi sigortalılığı nedeniyle aylık bağlanmamış olmak  
  • İsteğe bağlı sigortalılık için SGK’ya başvuruda bulunmak 

Şartları aranmaktadır. 

Yukarıda belirtilen şartları yerine getirenler daha önce sigortalılık başlangıcı ve prim ödemesi  olmasa dahi isteğe bağlı sigortalı olabilmektedir. 

İsteğe bağlı sigortalılıkta ödenecek olan prim tutarını kişinin kendisi belirlemektedir. 

Buna göre, isteğe bağlı sigortalılıkta prim tutarı; sigorta primine esas kazanç alt sınırı (asgari  ücret) ile üst sınır (asgari ücretin 7,5 katı) arasında kişinin kendisi tarafından belirlenen kazancın  %32’sidir. 

2023 yılı ikinci altı aylık dönemi için en düşük ve en yüksek aylık prim tutarları aşağıda  gösterilmiştir. 

SGK İsteğe Bağlı Prim Tutarları 
(2023/Temmuz-Aralık Dönemi)

En düşük prim tutarı 

4.292,64 TL/aylık

En yüksek prim tutarı 

32.194,85 TL/aylık

Yukarıdaki bilgiler bize, şu anda bir ev kadınının sosyal güvenliğini isteğe bağlı sigortalılık  yoluyla sağlamak istemesi durumunda bir yıl için alt sınırdan 51.511,68 TL ödeme  yapması gerektirdiğini göstermektedir. 

Türkiye’deki genel ücret düzeyi ve kişi başı gelir seviyeleri dikkate alındığında ev kadınlarının  isteğe bağlı sigortalılık yoluyla sosyal güvenliklerini sağlamalarının ne kadar zor olduğu  anlaşılacaktır. 

Seçim Beyannamesindeki açıklamalara göre, sosyal güvenliğini isteğe bağlı sigortalılık yoluyla  sağlamak isteyen ev kadınlarının aylık primlerinin üçte biri Devlet tarafından karşılanmak  suretiyle prim yükünün hafifletileceği anlaşılmaktadır. 

Ayrıca, isteğe bağlı sigortalılığın 5510 sayılı Kanun ile 4/b (Bağ-Kur) kapsamında sigortalılık  olarak kabul edilmesi ve isteğe bağlı sigortalıların yaşlılık aylığına hak kazanabilmeleri için  kadınlarda normal emeklilik için 58 yaş + 9000 gün, kısmi emeklilik için 61 yaş + 5400  gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödenmiş olması gerektiği dikkate alındığında, emeklilik şartlarının ağırlığına bağlı olarak ev kadınlarının isteğe bağlı sigortalılığı tercih  etmemelerine yol açacaktır. 

Seçim Beyannamesinde, ev kadınlarının isteğe bağlı sigortalılık yoluyla sosyal güvenliklerini  sağlamaya teşvik etmek için şu anda sadece bazı meslek gruplarının (kurşun ve arsenik işleri, cam  fabrika ve atölyeleri, cıva üretimi işleri sanayii, çimento fabrikaları, kok fabrikalarıyla termik  santraller, alüminyum fabrikaları, demir ve çelik fabrikaları, döküm fabrikaları, asit üretimi yapan  fabrika ve atölyeler, yeraltı işleri, radyoaktif ve radyoiyonizan maddelerle yapılan işler, su altında  veya su altında basınçlı hava içinde çalışmayı gerektiren işler, Türk Silahlı Kuvvetlerinde, emniyet  ve polis mesleğinde, milli istihbarat teşkilatında, itfaiye veya yangın işlerinde çalışanlar, basın ve  gazetecilik mesleğinde basın kartı sahibi olmak suretiyle fiilen çalışanlar, TRT’de basın kartı sahibi  olmak suretiyle haber hizmetinde fiilen çalışanlar, TBMM yasama organı üyeleri ile dışardan  atanan bakanlar, sağlık çalışanları ) iş yükü ağırlığı nedeniyle sahip oldukları yıpranma payı  hakkının ev hanımlarına da sağlanacağı belirtilmiştir. 

Yapılacak düzenlemelere yönelik önerilerimiz 

Ev kadınlarına getirilmesi düşünülen düzenlemelerin etkili olabilmesi için; 

  • Öncelikle isteğe bağlı sigortalılığa ödenen primlerin 4/b (Bağ-Kur) statüsünde değil, 4/a  (SSK) statüsünde kabul edilmesi, 
  • Ev kadınlarının yaşlılık aylığına hak kazanmaya ilişkin şartların (prim gün sayısı ve yaş yönünden) makul düzeye getirilmesi 
  • Ev kadınlarının, büyük çoğunluğunun halen eş, çocuk veya anne/babaları üzerinden genel  sağlık sigortası kapsamında olduğu dikkate alınarak ev kadınlarının isteğe bağlı  sigortalılıklarında sadece %20 malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları (emeklilik) primi  alınması ve primlerin yasal süresinde ödenmesi şartıyla ilave 5 puanlık prim indirimi  sağlanması, 
  • Düzenli geliri olmayan (özellikle kırsal kesimdeki) ev kadınlarına primlerini faiz  uygulanmaksızın dönemsel olarak ödenme imkânı getirilmesi, 
  • Ev kadınlarının her 360 günlük isteğe bağlı prim ödemesine fiili hizmet zammı (yıpranma)  süresi olarak 60 veya 90 gün eklenmesi ve eklenen süreler kadar emeklilik yaşlarından  indirim yapılması, 
  • Çocuğu olan ev kadınlarına, çocuğun ağır engelli/bakıma muhtaç olup olmadığı üzerinde  durulmaksızın sahip olunan çocuk sayısına göre emeklilik yaşından ilave indirim  yapılması,  
  • Ev kadınlarının ilk sigortalılık başlangıç tarihinden önce yapmış oldukları doğumlara da  borçlanma imkanı getirilmesi,  

Önerilmektedir.