Nasıl Bir Ekonomi Gazetesi
Hukuk kurallarının genel amacı toplumsal düzeni sağlamaktır. Diğer hukuk disiplinleri gibi sosyal güvenlik hukuku da bu genel amaca hizmet etmektedir.
Kişisel/toplumsal tehlikelerle veya risklerle (mesleki, fizyolojik veya sosyo-ekonomik) karşı karşıya kalan bireye güvence sağlamayı amaçlayan sosyal güvenlik sisteminin devlet, sigortalı ve işveren olmak üzere üç ayağı bulunmaktadır. Bu üç tarafın birbirlerine karşı yerine getirmesi gereken yükümlülükleri hukuk normları ile belirlenmiştir.
Bu çerçevede, sosyal güvenlik mevzuatında; sosyal güvenlik bilincinin artırılması, kayıt dışı istihdamın önlenmesi ve suiistimallere karşı caydırıcılığın artırılmasına yönelik olarak çeşitli kurallar getirilmiştir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda işverenin devlete ve sigortalıya karşı yerine getirmesi gereken yükümlülükler ayrıntılı olarak düzenlenmiş ve belli davranış ve ihlaller karşılığında da uygulanacak olan yaptırımlara yer verilmiştir.
Sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan ihlallerin bir kısmı “kabahat” niteliğini taşırken, bir kısmı ise Türk Ceza Kanunu’nun genel nitelikli hükümleri devreye girdiğinden “suç” niteliğini taşımaktadır.
Kabahatlerin işlenmesi halinde idari bir yaptırım olarak ilgililer hakkında değişen oranlarda ve miktarlarda idari para cezası uygulanırken, suç niteliği olan ihlallerde ise yasal işlem yapılmaktadır.
Yasal işlem gerektiren sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan suçlara örnek olarak; “denetim elemanına karşı cebir ve tehdit kullanma”, “Kurumdan haksız menfaat temin etme”, “sahte sigortalı bildirme”, “durum değişikliğini bildirmeme” ve “tarımsal kesinti (tevkifat) işlemlerindeki ihlalleri” verebiliriz. Suç niteliğindeki bu fiillerin işlenmesi halinde SGK tarafından Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulmaktadır.
5510 sayılı Kanun ve ikincil mevzuata göre sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan ve idari para cezası yaptırımı olan fiilleri (kabahatleri) aşağıdaki şekilde gruplandırabiliriz.
5510 sayılı Kanunda geniş bir şekilde açıklanmış olan yükümlülüklerin işverenler ve sigortalılar tarafından tam olarak ve süresinde yerine getirilmemesi halinde, SGK yasadan aldığı yetki ile idari yaptırım olarak “idari para cezası” uygulamaktadır.
İdari para cezası yaptırımı, “fiilin işlendiği tarihteki” aylık brüt asgari ücret baz alınarak değişik oranlarda uygulanmaktadır.
Ancak, Kanunda bazı yükümlülüklerin, işverenler, kurumlar veya sigortalılar tarafından yasal süresi geçirilmiş olmakla birlikte kendiliklerinden ve belli bir süre içinde yerine getirilmesi durumunda kanunda öngörülen idari para cezaları indirimli tutar üzerinden üzerinden tahakkuk ettirilmekte, yine tebliğ edilen cezanın peşin ödenmesi halinde dörtte bir (%25) oranında indirim yapılmaktadır.
İşverenlerin ve ilgili diğer kişilerin idari para cezalarında yararlanabileceği ilk indirim “pişmanlık indirimi” olarak nitelendirebileceğimiz indirimdir.
5510 sayılı Kanunun 102‘nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca;
yasal verilme süresinin sona erdiği tarihten itibaren ilgililer tarafından “kendiliğinden” en geç 30 gün içinde SGK’ya verilmiş olması ve tebliğ edilen idari para cezasının en geç tebliğ edildiği tarihi takip eden günden itibaren 15 gün içinde ödenmiş olması halinde kanunda öngörülen idari para cezalarının dörtte üçü silinmekte, dörtte biri üzerinden ceza tahakkuk ettirilmektedir.
İşverenlerin ve ilgili diğer kişilerin idari para cezalarında yararlanabileceği ikinci indirim ise ödeme aşamasında yararlanılabilecek olan “peşin ödeme indirimidir.”
5510 sayılı Kanunun 102’nci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca
Tahakkuk ettirilen idarî para cezalarının, SGK’ya itiraz edilmeden veya yargı yoluna başvurulmadan önce tebliğ tarihini takip eden 15 günlük süre içerisinde peşin ödenmesi halinde dörtte birlik (%25’lik) kısmı silinmekte, dörtte üçlük kısmı tahsil edilmektedir.
Bu indirimden yararlanılabilmesi için ilgililerin yazılı bir başvuru yapmasına gerek olmayıp, SGK tarafından tahsilat sırasında resen uygulanmaktadır.
İdari para cezalarının, tebliğ tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde SGK’nın ilgili hesaplarına ödenmesi gerekmektedir. Tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük süre içinde ödenmeyen veya eksik ödenen idari para cezaları, 15 günlük sürenin sona erdiği tarihten ödemenin yapıldığı tarihe kadar olan süre için 5510 sayılı Kanunun 89 uncu maddesine göre hesaplanacak olan gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte tahsil edilmektedir.
İdari para cezalarına karşı SGK’ya itiraz edilmesi de mümkündür.
Bu çerçevede, idari para cezalarına itiraz edilecekse, yapılacak itirazların, tebliğ tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde SGK’ya yapılması gerekmektedir. İtirazlar şekle bağlı olmayıp, işverenler ve diğer ilgili kişiler tarafından, sebep, gerekçe ve deliller açıklanmak suretiyle yazılı olarak yapılabilecektir. Yapılacak itirazlar üzerine, durum SGK Müdürlüklerindeki “İdari Para Cezası İtiraz Komisyonunca” değerlendirilmekte ve Komisyon tarafından alınacak karar ilgililere tebliğ edilmektedir.
Komisyon, itirazı kabul edebileceği gibi, reddedebilecektir.
Öncelikle belirtelim ki, tebliğ edilmek suretiyle tahakkuk etmiş olan idari para cezalarına karşı idari aşamada SGK’ya itiraz yolu tüketilmeden yargı yoluna gitmek mümkün değildir.
Dolayısıyla, tahakkuk ettirilen idari parasına karşı SGK’ya yapılan itirazın reddedilmesi durumunda, işverenler ve diğer ilgili kişiler bu kez itirazlarının reddine ilişkin komisyon kararlarının kendilerine tebliğ edildiği tarihi takip eden 30 gün içinde idari para cezasının iptali için yetkili idare mahkemesine başvurabileceklerdir.
Bu süre içinde mahkemeye başvurunun yapılmamış olması halinde, idari para cezası kesinleşmektedir.
Yargılama sonucunda, SGK tarafından tahakkuk ettirilen idari para cezası iptal edilebileceği gibi, itirazın reddi yönünde de karar verilebilecektir.
Yukarıdaki bölümlerde SGK tarafından tahakkuk ettirilen idari para cezalarında yararlanılabilecek olan “pişmanlık indirimi” ve “peşin ödeme indirimine” değinmiştik.
Daha önce, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından uygulanacak idari para cezalarını düzenleyen 102 inci maddesinin beşinci fıkrası; “İdarî para cezalarının, Kuruma itiraz edilmeden veya yargı yoluna başvurulmadan önce tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde peşin ödenmesi halinde, bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme idari para cezasına karşı yargı yoluna başvurma hakkını etkilemez. Ancak Kurumca veya mahkemece Kurum lehine karar verilmesi halinde, daha önce tahsil edilmemiş olan dörttebirlik ceza tutarı, 89 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü de dikkate alınarak tahsil edilir.” şeklinde idi.
Bu fıkra uyarınca, SGK tarafından uygulanan idari para cezalarını %25’lik indirimden yararlanmak için peşin ödedikten sonra, mahkemede dava açmak mümkün olmakta, buna karşın fıkrada yer alan, “Ancak Kurumca veya mahkemece Kurum lehine karar verilmesi halinde, daha önce tahsil edilmemiş olan dörttebirlik ceza tutarı, 89 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü de dikkate alınarak tahsil edilir.” cümlesi, dava açacak olanlar için önemli bir risk oluşturmaktaydı. Zira, dava açıp da kaybedenler, peşin ödeme indirimi nedeniyle ödemekten kurtuldukları dörtte bir (% 25) oranındaki idari para cezasını da gecikme zammı ve cezasıyla birlikte ödemek zorunda kalmakta, bu riskten dolayı da, idari para cezalarına karşı dava açmaktan çekinen veya vazgeçenler olabilmekteydi.
Ancak, Anayasa Mahkemesinin 28/11/2013 tarihli E. 2013/40 K. 2013/139 sayılı kararı gereğince, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 102 inci maddesinin beşinci fıkrasının üçüncü cümlesi Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiş ve söz konusu karar 9/5/2014 tarihli 28995 sayılı Resmî Gazetede yayımlanmıştır.
Dolayısıyla, idari para cezası uygulanması nedeniyle 15 günlük süre içinde idari para cezasını 3/4 nün ödenmesi durumunda, ister ödemeden önce, ister ödemeden sonra gerek SGK’ya itiraz eden ve itirazları reddedilen, gerekse red kararı sonrası mahkemelere müracaat eden ve mahkemelerce itirazı reddedilen işverenler ve diğer ilgili kişilerden daha önce yararlanmış oldukları dörtte bir (%25) oranındaki peşin ödeme indiriminin faiziyle tahsilinden vazgeçilmiştir.
Sonuç olarak; işverenler ve diğer ilgili kişiler SGK tarafından kendilerine tebliğ edilen idari para cezalarında hem yukarıda belirttiğimiz “pişmanlık indirimi” ve “peşin ödeme indiriminden” yararlanabilir, hem de sebep, gerekçe ve delillerini açıklanmak suretiyle ilk olarak SGK’ya itiraz edebilir, itirazın reddi durumunda da yasal süresi içinde yetkili idare mahkemesinde iptal davası açabilirler. Kısacası SGK tarafından tahakkuk ettirilen idari para cezalarına karşı itiraz ve dava yoluna başvurulması daha önce cezalarla ilgili yararlanılmış olan pişmanlık ve peşin ödeme indirimlerinin kaybedilmesine yol açmayacaktır.