Asgari ücret görüşmeleri başladı

Erkan Çetin Sosyal Güvenlik Hizmetleri, Kıdemli Müdür, PwC Türkiye

Dünya Gazetesi

18 Aralık 2020

Her yıl aralık ayının gelmesiyle birlikte işçi ve işveren tarafları açısından önemli gündem maddelerinden birisi de Asgari Ücret olur. Bu yıl da 2021 yılı için görüşmeler başladı. 

Asgari ücret, sadece bu ücret seviyesinde çalışanlar açısından değil, belli parametreleri etkilemesinden dolayı çok geniş bir çalışan kesimi için hatta çalışamayıp sosyal yardım alan kesimler açısından da önem arz ediyor. 

Örneğin AGİ tutarları, özellikle toplu iş sözleşmesi olan işyerlerinde uygulamaları olan aile ve çocuk yardımı istisna tutarları, borçlanma yapmak isteyenlerin alt ve üst seviye borçlanma tutarları, eski adıyla Bağ-Kur sigortalılarının ödeyecekleri asgari ve azami prim seviyeleri, kısa çalışma ödeneği ile işsizlik ödeneğinin alt ve üst sınırları başta olmak üzere daha birçok hak ve yardımlarla, karşılıksız sosyal yardım tutarlarını ya da bu yardımlara hak kazanmak için değerlendirme kriterlerini, idari para cezası tutarlarını da etkilemiş oluyor. 

SGK’nın Eylül ayı istatistiklerine göre 15 milyona yakın hizmet akdiyle çalışan 4-a sigortalısı var. Bu sigortalılardan ne kadarının asgari ücret ve yakın seviyelerde ücret elde ettiğini gösterir resmi bir veri yok. Farklı kaynaklarda farklı rakamlar olsa da hepsinin ortak noktası azımsanamayacak düzeyde bir çalışan grubu olduğu. Yarısının bu seviyelerde olduğu dahi kabul edilse 7-8 milyon çalışana karşılık geliyor. 

AB ülkeleriyle uyumlu olarak TÜİK tarafından 2018 yılı verileri üzerinden yapılan son Kazanç Yapısı Araştırması’na göre 2018 yılı ortalama brüt kazancı 49 bin 1 TL olarak hesaplanmış. 2018 yılında yıllık brüt asgari ücretin 24 bin 354 TL olduğu dikkate alındığında, ortalama ücretle asgari ücret arasında yaklaşık 2 katı ilişki görülüyor. 

Asgari ücret uygulaması, sosyal devlet ilkesinin bir yansıması olarak bireyin aç kalmamasını değil, insan olmasının gereği olarak asgari ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamaya yetecek düzeyde bir gelir sağlamayı hedeflemeli. Hal bu olmakla birlikte, belirlenmesinde bireyin satın alma gücü yanında o günkü sosyal ve ekonomik konjonktür de önemli. Ücretin yüksek belirlenmesi halinde işçinin refahını artırıcı etki yaratmakla birlikte özellikle bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde kayıt dışılığı artırıcı etki yaratabiliyor. Belirlenen asgari ücret en küçük işverenden en büyüğüne kadar tüm çalışanlar açısından geçerli olduğundan, küçük ve kurumsal olmayan işverenlerin ödeme güçleri her zaman yeterli olmayabiliyor. 

Düşük belirlenmesi halinde ise maliyeti düşürücü etki yaratacağından işveren cephesinden olumlu olmakla birlikte özellikle enflasyonist dönemlerde çalışanların satın alma gücü korunamayacağından fakirleştirici etki yapması mümkün. 

Bu yıl Kasım ayı itibariyle açıklanan yıllık enflasyon oranı %14.03. Bu oran beklentilerin üzerinde gerçekleşti ve muhtemelen Aralık ayı açıklandığında 2020 yılı enflasyonu hedeflerin üzerinde olacak. Dolayısıyla asgari ücret görüşmelerinde bu oran da dikkate alınacaktır.

Diğer yandan bu yıl ABD Doları ve Euro açısından da hareketli oldu. Yılbaşındaki kurlarla yılsonu kurlar arasında ciddi bir fark olacak gibi görünüyor. Kurun bu hareketi maalesef yılbaşında döviz olarak daha yüksek bir satın alma gücü sağlayan asgari ücretin yılsonunda ciddi bir düşüş yaşamasına da neden oldu. 

Eurostat istatistiklerine göre Avrupa bölgesinde en yüksek asgari ücret 2 bin 140 Euro civarında bir tutarla Luksemburg’da. Bize biraz daha yakın seviyelerde asgari ücreti olan ülkeler Arnavutluk 209 Euro, Bulgaristan 311 Euro, Sırbistan 344 Euro, Letonya 430 Euro, Macaristan 451 Euro olarak sayılabilir. Bunlar dışında Belçika, Fransa, İspanya, Almanya ve Hollanda gibi ülkelerde bin beş yüz Euro’nun üzerinde. 

Ülkemizde yılbaşı kuruyla 440 Euro olan brüt asgari ücret bu günkü kurla 310 Euro civarına düştü. Bu yukarıda sayılan Avrupa bölgesi ülkelerinden Arnavutluk’un üzerinde, Bulgaristan’la yaklaşık aynı seviyelerde bir yerde tutuyor bizi. 

Türk-İş verilerine göre kasım ayında 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 2 bin 517 TL, yoksulluk sınırı ise 8 bin 198 TL olarak açıklandı. Kamuoyuna yansıdığı kadarıyla bu sınırlar da göz önüne alınarak 2021 yılı için doğal olarak farklı çevrelerden farklı asgari ücret beklentileri var. Aralık ayı sonuna doğru süreç tamamlanacak ve beklenen rakam açıklanmış olacak. 

Asgari ücret belirlenirken enflasyon kaybının telafi edilmesi ve kaynakların elverdiği ölçüde de refah payı verilmesi adaletli olacaktır. İşveren cephesinde de özellikle pandeminin getirdiği zor koşullar da göz önüne alındığında asgari ücret desteğinin devam etmesi yönünde beklenti olacaktır. 

Etiketler