İlişkili kişilere faizsiz borç verilmesinde olası vergi konuları

  • Köşe Yazısı
  • 10 dakikalık okuma
  • 22 Mayıs 2024
Recep Bıyık

Recep Bıyık

Mevzuat Eğitim ve Araştırma Başkanı, PwC Türkiye

Ticari faaliyetle uğraşan kişi ve kurumlar, ihtiyaçları olan kaynağı zaman zaman ortaklarından  veya grup şirketlerinden, belirli bir faiz karşılığı veya faizsiz olarak karşılayabiliyor.  

Borçlanmanın belli bir faiz karşılığı olması halinde, borcun emsaline uygun olup olmadığı önemli.  Uygunsa, vergilemede çok da sorun olacak bir durum olmayabilir. Elbette borç örtülü sermaye  niteliğinde değilse. 

Bugün yazacağım konu, gerçek kişi ortaklardan sağlanan faizsiz borçlanmada, ortak tarafından  beyan edilmesi gereken bir gelirin olup olmayacağına ilişkin. Bir sonraki makalede de, ticari  faaliyetle uğraşan ortaklardan/grup şirketlerinden/ilişkili kişi veya kurumlardan sağlanan faizsiz  kredilerde karşılaşabileceğimiz vergi konularına ilişkin olacak. 

Mali İdarenin görüşü 

Konuyla doğrudan ilgili bir genel tebliğ, sirküler veya özelgeye rastlamadım. Belki vardır,  bilmiyorum. 

Borç para verenlerin elde ettikleri gelirlerin vergilemesiyle ilgili olarak 1972 yılında yayımlanan  104 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde, borç para verenlerin hangi hallerde ticari kazanç,  hangi hallerde menkul sermaye iradı elde etmiş sayılacakları açıklanmış, “ev kirasız, para faizsiz  olarak menfaat sağlanması” başlığı altında da, “ev kirasız para faizsiz” uygulamasında karşılıklı  olarak menfaat sağlandığı, faiz ve kira tutarının çevrenin hayat şartlarına, ekonomik bünyesine,  kredi ve para piyasasına göre karşılıklı olarak takdir edilmesi gerektiği açıklanmış. 

Tebliğde, faizsiz borç verilmesi durumunda herhangi bir vergileme olup olmayacağına ilişkin bir  açıklama yok. 

Mali İdarenin, faizsiz verilen borç karşılığında, borç verenin bir gelir elde etmiş sayılıp  sayılmayacağına ilişkin tespit edebildiğim bir açıklaması yok ama yapılmış tarhiyatlar ve  tarhiyatların dava konusu yapılması sonucu verilmiş yargı kararları var. 

Kararlarda yer alan açıklamalardan anladığım kadarıyla yapılan tarhiyatlar, yüksek tutarlara  ulaşan borcun, aralarında akrabalık veya iş ilişkisi bulunan kişiler arasında da olsa, karşılıksız  olarak verilmeyeceği, faiz karşılığı olmaksızın borç verilmesinin “ev kirasız para faizsiz” kuralına,  ticari teamüllere ve hayatın olağan akışına aykırı olduğu gerekçesine dayanıyor. Borç karşılığında  faiz alınmadığının ispatı da borç verenden bekleniyor. 

Yargı kararları 

Konuyla ilgili olarak 23.03.2022 tarihli, tespit edebildiğim 10 adet Danıştay Vergi Dava Daireleri  Kurul Kararı var. Kararlardan, bir şirketin birden fazla ortağından faizsiz borç aldığı, her bir ortağa  birden fazla yıl için tarhiyat yapıldığı anlaşılıyor.  

Tespit ettiğim bu kararlardan başka konuyla ilgili karar var mı bilmiyorum. Ancak Kararda  Danıştayın yerleşik içtihadından bahsedildiğine bakılırsa, aynı yönde daha önce verilmiş başka  çok sayıda karar olduğu anlaşılıyor. 

İlgilenenler için yargılama sürecini ve kararı da özetleyeyim.

Yargı kararlarına konu olayın özeti şöyle: Ortağı olduğu şirkete faizsiz borç veren gerçek  kişilere, elde ettiği faiz gelirini beyan etmediği gerekçesiyle gelir vergisi tarhiyatı yapılmış.  Tarhiyat, faiz karşılığı olmaksızın borç verilmesinin "ev kirasız para faizsiz" kuralına, ticari  teamüllere ve hayatın olağan akışına aykırı olduğu ve aksinin ispatının davacıya ait olduğu  değerlendirmesine bağlı olarak yapılmış. Beyan edilmesi gereken faiz tutarı ise TC Merkez  Bankasınca uygulanan avans faiz oranıyla hesaplanmış. 

Vergi mahkemesi kararları: Vergi mahkemeleri; yüksek meblağlara ulaşan borcun menfaatsiz  olarak verilmeyeceğinin kabulü gerektiği, günümüzün ekonomik koşullarına göre önemli bir  meblağın karşılıksız olarak alınıp verilmesinin iktisadi, ticari ve teknik icaplara aykırı düştüğü,  aksinin ispatının bunu iddia eden davacılara ait olduğu, ancak davacıların şirkete verdiği borçlar  nedeniyle faiz geliri elde edilmediğine ilişkin bilgi ve belge sunamadığı gerekçeleriyle, davacıların  ortağı olduğu şirkete verdiği borç nedeniyle faiz geliri elde ettikleri sonucuna ulaşmış ve davaları  reddetmiş. 

Danıştay kararı: Davacıların temyiz istemini inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesi; davacı  hakkında düzenlenen vergi inceleme raporlarında, davacıların, ortağı olduğu şirkete vermiş  olduğu borç karşılığında faiz geliri elde ettiği yönünde bir tespit bulunmadığı, ortakların şirkete  verdiği borç karşılığında elde edeceği menfaatin münhasıran bir faiz geliri şeklinde ortaya  çıkmasının zorunlu olmadığı, ortakların şirkete borç vermesini engelleyen veya verilen borç  karşılığı faiz geliri elde etmesini zorunlu kılan bir yasa hükmünün de bulunmadığı hususları  dikkate alındığında, şirket ortağı tarafından verilen borç para karşılığında faiz geliri elde  edilmemesinde ticari hayatın olağan akışına aykırı bir yön bulunmadığı sonucuna varmış ve Vergi  Mahkemesi kararlarını bozmuş. (Danıştay Dokuzuncu Dairesinin kararlarının özetini, aşağıda  özetleyeceğim Danıştay Vergi dava Daireleri Kurul Kararlarında bulabilirsiniz.) 

Vergi Mahkemesi ısrar kararı: Vergi Mahkemeleri, aynı gerekçelerle ilk kararlarında ısrar  etmiş. 

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu kararları: Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu,  uyuşmazlığın çözümünün, ortak tarafından şirkete verilen borç paranın mutlak suretle karşılıklı  (faiz) olmasının gerekip gerekmediğinin belirlenmesine bağlı olduğu belirlemesini yaptıktan  sonra; 

  • Danıştayın yerleşik içtihatları ile yakın akrabalık bağı veya iş ilişkisi bulunmayan kişiler  arasında önemli miktarlardaki paraların günün ekonomik koşullarında karşılıksız olarak alınıp  verilemeyeceğinin kabul edildiği, aralarında iş ilişkisi bulunan kişiler arasında herhangi bir  karşılık olmaksızın ödünç para verilebileceğinin açık olduğu, 
  • Şirket sözleşmesi ve yasal düzenlemelerle şirket ile ortak arasında öngörülen hak ve  yükümlülüklerin mahiyeti dolayısıyla iş ilişkisinin varlığı dikkate alındığında ortakların şirkete  verdiği borç paranın faizsiz olabileceği, 
  • Vergi Usul Kanunu’nun 3. maddesinin (B) işaretli fıkrası uyarınca normal ve mutad olan  durumun, davacının ortaklık ilişkisi içinde bulunduğu şirkete faizsiz olarak borç vermesi olduğu, Vergi İdaresinin, şirkete verilen borç karşılığında faiz alındığını somut olarak ortaya  koyması halinde, söz konusu gelirin vergiye tabi olacağı ancak İdarece yapılan herhangi bir  tespit de bulunmadığı, 

gerekçeleriyle, davacıların şirketten olan alacağından elde ettiği faiz gelirini beyan dışı  bıraktığından hareketle davacıların adına tarh edilen gelir vergisinde hukuki isabet görmemiş ve  davaların reddi yönündeki Vergi Mahkemesi ısrar kararlarını bozmuş. (Danıştay Vergi Dava  Daireleri Kurulu’nun 23.03.2022 tarih ve K:2022/361-370 sayılı 10 adet kararı. İlgilenenler bu  kararları Danıştayın internet sitesinde bulabilir.)

Kişisel değerlendirmem 

Konuyu birkaç noktadan kısaca değerlendirmek isterim. 

  • İnceleme raporlarında ve Vergi Mahkemesi kararlarında, teknik olarak karşılanamayacak bir  durum var. Olmayanın (faiz ödenmediğinin) ispatı isteniyor. Kaldı ki, faiz ödenmesi/tahsilatı hukuken zorunlu değil, faiz ödenmese de gelirin elde edilmiş sayılmasını gerektiren bir  düzenleme de yok. Zaten bu durum, Danıştay kararında ve Danıştay Vergi Dava Daireleri  Kurulu kararında karşılık buluyor.  
  • Bir kişinin ortağı olduğu şirkete faizsiz borç vermesinin iktisadi ve ticari icaplara uygun olup  olmadığı konusunda tereddüt yaşanmaması gerekir. Ülkemiz koşullarında, küçük ve orta boy  işletmelerde sıklıkla karşılaşılan, hayatın olağan akışında sıradan ve yaygın olarak yapılan bir  işlem. Birçok küçük ve orta boy şirkette, şirket nakdinin sıklıkla ortak tarafından faizsiz  kullanıldığı (emsal faiz oranıyla faiz hesaplanmasına ve gelir yazılmasına ilişkin açık düzenleme  var), buna karşılık şirket ihtiyaç duydukça ortak tarafından faizsiz finanse edildiği (gerçek kişi  ortak için emsal faiz oranıyla faiz hesabına ve beyanına ilişkin yasal bir hüküm yok) bir gerçek. 
  • Son olarak, 104 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde yer alan “ev kirasız para faizsiz"  kuralının, tarhiyat konusu işlemle aynı olmadığını değerlendiriyorum. Tebliğde açıklanan  durumda, aralarında akrabalık veya iş ilişkisi olmayan kişiler arasında iki işlem (borç verme ve  kiralama) var ve gerçekte birbiriyle mahsup edilen iki bedel var. Yukarıda özetlediğim olayda  ise aralarında ortaklık ilişkisi olan kişiler arasında sadece borç verme işlemi var ve faiz söz  konusu değil. İşleme ve Tebliğde yer alan açıklamaya böyle bakınca, Tebliğde de aslında faizsiz  borç verilmesi durumunda, borç verenin beyanı gereken bir gelir olmadığının söylenmiş olduğu  düşünülebilir.

İletişim Formu

PwC çözümleri hakkında daha fazla bilgi edinmek için bize ulaşın

Bizi takip edin