Uzlaşırken dikkat edilmesi gereken konular

Recep Bıyık Mevzuat Eğitim ve Araştırma Başkanı, PwC Türkiye

Nasıl Bir Ekonomi Gazetesi

16 Ağustos 2023

Uzlaşma nedir? 

Uzlaşma, Mali İdare bakış açısıyla, gelecekte tahsili olası vergi alacağının, hemen ve  olabildiğince yüksek bir kısmının veya tamamının tahsilini amaçlayan bir müessese. Vergi yükümlüsü açısından tanımın biraz değişmesi gerek: Ödenme riski olan bir  borcun, olabildiğince küçük bir kısmının bir an önce ödenerek belirsizliğin en az  maliyetle ortadan kaldırılmasını amaçlayan bir düzenleme. 

1963 tarihli düzenlemenin gerekçesinde uzlaşmanın amacı ilginç bir ifadeyle  vurgulanmış. “Mükelleflerin tereddütlerinin bir an evvel giderilerek huzura  kavuşmalarının temini”. 

Uzlaşmanın sonuçları 

Uzlaşma kesin sonuçlar yaratır. Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde vergi ve ceza kesinleşir. Uzlaşılan konularda dava açılamaz, hiçbir mercie de şikâyette bulunulamaz. 

Uzlaşmanın gerçekleştiği durumlarda, cezaları bir yana bırakacak olursak, vergiler  açısından uzlaşma üç farklı şekilde sonuçlanmış olabilir. Salınan vergi tamamen silinmiş  olabilir, tamamen kesinleştirilmiş olabilir veya vergide az ya da çok indirim yapılmış  olabilir. 

Salınan verginin tamamen silinmesinin tek bir açıklaması olabilir; tarhiyatın yasal  dayanağı yoktur. Başka hiçbir gerekçe verginin tamamen silinmesini hukuken  açıklayamaz. 

Salınan verginin olduğu gibi kabul edilmesinin gerekçesi de silinmesinde olduğu gibi  açıktır. Tarhiyatın yasal dayanağı sağlamdır, mükellefin özel bir durumu yoksa, vergide  indirim için hukuken geçerli bir neden de yoktur. 

Verginin kısmen silindiği, kısmen onaylandığı durumlarda bu işlemin gerekçeleri  duruma göre farklı olabilir. Elbette en temel gerekçe yine tarhiyatın yasal dayanağının ne  kadar sağlam olduğu ve yargıda onaylanıp onaylanmayacağına ilişkin tahminlerdir.  

Salınan verginin büyük bölümünün silinmesi veya sembolik bir tutarla uzlaşma  sağlanması, yükümlü için her zaman kârlı bir işlem olmayabilir. Bu nedenle uzlaşma aşamasında konu bütün yönleriyle değerlendirilmeli ve uzlaşmanın bütün sonuçları dikkate alınmalıdır. 

Uzlaşma zarar mahsup hakkını yok edebilir 

Zarar beyan edilen veya geçmiş yıllar zararları nedeniyle matrah oluşmayan bir yılla ilgili  olarak sonradan yapılan gelir veya kurumlar vergisi tarhiyatı, o yılın dönem zararının veya önceki yıllara ait mahsup edilecek zararların yok edildiği anlamına gelir. 

Bu durumdaki bir yükümlünün salınan vergilerle ilgili olarak yapacağı uzlaşma, ilke  olarak geçmiş yıl zararlarının mahsup hakkını ortadan kaldırır. Uzlaşmada salınan  verginin bir kısmının kaldırılmış olması bu durumu değiştirmez.

Yukarıda da ifade ettiğim gibi, salınan verginin tamamen silinmesi ancak tarhiyatın yasal  dayanağı olmadığı hallerde söz konusu olabilir. Verginin tamamen kaldırıldığı bir  uzlaşma, tarhiyatın yasal dayanağı olmadığı anlamına gelir ve zarar mahsup hakkının  devam etmesi gerekir diye düşünüyorum. Ancak yine de dikkat edin derim. 

Uzlaşma KDV indirim hakkını yok edebilir 

Ödenen KDV çıkmayan bir döneme ilişkin olarak yapılan KDV tarhiyatı, yükümlünün  devreden KDV’sinin yok edildiği anlamına gelir. 

Bu durumdaki bir yükümlünün salınan vergilerle ilgili olarak yapacağı uzlaşma, ilke  olarak devreden KDV’nin olmadığının kesinleşmesi demektir. Uzlaşmada salınan  verginin bir kısmının kaldırılmış olması bu durumu değiştirmez. 

Konuyla ilgili bir Danıştay kararı da var bildiğim, ondan da kısaca bahsedeyim. Dava  konusu olayda mükellefin bir dönemine ilişkin indirilebilir KDV tutarı defterlere  kaydedilmeyen faturalar nedeniyle reddedilmiş. Yapılan tarhiyat uzlaşmayla kesinleşmiş  ve kesinleşen tutar ödenmiş. Vergi Dairesi tarhiyat yapılan dönem için kesinleşen vergi  nedeniyle, söz konusu dönem beyannamesinde yer alan devreden KDV’nin sonraki  dönemlerde indirilemeyeceği gerekçesiyle sonraki döneme de tarhiyat yapmış. Konunun  yargıya taşınması sonrasında davaya bakan Vergi Mahkemesi, defterlere geç de olsa  kaydedilen faturalarda yer alan KDV’nin sonraki dönemde indiriminde yasaya aykırılık  görmemiş ve davayı kabul etmiş. Temyiz talebini inceleyen Danıştay ise tarhiyat yapılan  dönem için uzlaşıldığı ve uzlaşılan verginin ödendiği bir durumda, sonraki döneme  devreden KDV’nin olmayacağı sonucuna ulaşmış ve Vergi Mahkemesi kararını bozmuş. (Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 30.12.2011 tarih ve E:2008/2222 K:2011/9120 sayılı  kararı.) 

Özetlediğim konuda yargı sürecinin nasıl sonuçlandığını bilmiyorum. Ancak sonuç ne  olursa olsun, konunun önemi ve riskin ciddi olduğu açık ve benzer konulardaki  uzlaşmalarda mutlaka bu ve benzeri konulara dikkat edilmeli. 

Öte yandan, salınan verginin tamamen silinmesi ancak tarhiyatın yasal dayanağı  olmadığı hallerde söz konusu olabilir. Verginin tamamen kaldırıldığı bir uzlaşma, bence tarhiyatın yasal dayanağı olmadığı anlamına gelir ve devreden KDV’nin indirimine  devam edilmeli. 

Uzlaşma kabul anlamına gelebilir 

Yapılan bir tarhiyat için uzlaşılması, ilke olarak, tarhiyatın doğruluğunun kabulü  anlamına gelebilir. İlke olarak dedim, çünkü verginin tamamen kaldırıldığı veya  sembolik bir tutarla uzlaşıldığı durumda, uzlaşmanın mükellef tarafından kabul  anlamına geldiğini söylemek zor. Ancak uzlaşmanın verginin tamamı kabul edilerek  yapılması veya sembolik olmayan bir tutarla uzlaşmanın sağlanması, aynı konuya bağlı  başka vergiler veya aynı konudaki diğer yıllar için kabul anlamına gelebilir. 

Benzer bir tartışma, af kanunları kapsamında yapılan bazı yapılandırma hükümlerinden  yararlanılması halinde de var. Yapılandırma başvurularının veya uygulamalarının kabul  anlamına geldiğine ilişkin bildiğim birkaç yargı kararı var. Bir davada Danıştay, yapılan  kurumlar vergisi tarhiyatı için yapılandırma düzenlemelerinden yararlanarak tarh edilen  vergiyi ödeyen mükellef hakkında, aynı konudan kaynaklanan katma değer vergisi  tarhiyatını, inceleme raporuyla tespit edilen vergiyi doğuran olayın davacı tarafından  zımnen kabul edildiği gerekçesiyle Kanun’a uygun bulmuş. (Danıştay 9. Daire’nin,  04.06.2018 tarih ve E.2018/721, K.2018/3985 sayılı kararı ile onanan İzmir BİM 2. VDD  kararı. Benzer bir konuda verilmiş, Danıştay 4. Daire’nin 12.10.2017 tarih ve  E.2016/1275, K.2017/6823 sayılı kararı ile onanan İstanbul 7. Vergi Mahkemesi kararı.)

Her iki konu özünde aynı ve yapılan bir tarhiyatın uzlaşmayla sonuçlanması durumunda,  aynı konudan kaynaklanan diğer tarhiyatların yasaya uygunluğunun mükellef tarafından  kabulü anlamına gelebilir. 

Uzlaşma, vergiye uyumlu mükellef indirimini yok edebilir 

Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 121. maddesi hükmü, vergiye uyumlu olarak  tanımlanan bazı mükelleflere, beyannameleri üzerinden hesaplanan verginin %5’i kadar  bir tutarın ödenecek vergiden indirimi olanağı sağlıyor. 

İndirimden yararlanabilmek için, diğer koşullar yanında, indirimin hesaplanacağı  beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yıl içerisinde kesinleşmiş olması  koşuluyla, vergi beyannamelerindeki vergi türleri itibariyle ikmalen, re'sen veya idarece  yapılmış bir tarhiyat bulunmaması gerekiyor.  

Düzenlemeye göre, kesinleşen tarhiyatların, indirimin hesaplanacağı beyannamenin ait  olduğu yıl için geçerli olan, indirim tutarının üst sınırının %1'ini aşmaması durumunda  bu şart ihlal edilmiş sayılmıyor.  

Özetlenen düzenleme gereği, kapsama giren vergi türleri itibariyle yapılacak bir  tarhiyatın uzlaşmayla kesinleşmesi durumunda, tarh edilen verginin büyük bölümü  uzlaşmada kaldırılsa dahi, kesinleşen tarhiyat indirim tutarının üst sınırının % 1’ini  geçiyorsa, vergiye uyumlu mükellef indirimi olanağı kaybediliyor.