Nasıl Bir Ekonomi Gazetesi
24 Haziran 2023 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının
Reeskont ve Avans İşlemlerinde Uygulanacak Faiz Oranları Hakkında Tebliğiyle;
çıkartıldı.
Bu faiz oranları doğrudan vergi iş ve işlemleriyle ilgili değil. Ancak avans işlemlerinde uygulanacak faiz oranı gelir ve kurumlar vergisi matrahının belirlenmesinde, reeskont uygulamasında yaygın olarak kullanılıyor.
Reeskont, vadesi gelmemiş senede bağlı borç ve alacakların, değerleme günündeki gerçek değerlerine indirgenmesi işlemi.
Borç ve alacak senedinin değerleme günündeki nominal değeri, senedin vade tarihine kadar olan süreye isabet eden faizi de içeriyor. Reeskont işlemi ile bu faiz miktarı tespit ediliyor ve vergi matrahının hesaplanmasında bu tutar gelir veya gider olarak dikkate alınıyor.
Vergi uygulamasında reeskont işlemi yapılmazsa, ticari kazancın tespitinde dönemsellik ilkesi tam olarak hayata geçmemiş oluyor.
Senede bağlı alacak ve borçların değerleme günündeki kıymetlerine irca edilmesi sırasında;
kullanılıyor.
Reeskont tutarının hesaplanmasında; faiz oranı olarak reeskont işlemlerinde uygulanan faiz oranı değil, kısa vadeli avans işlemlerinde uygulanan faiz oranı esas alınıyor.
Dolayısıyla, borç ve alacak senetlerinin reeskontu işlemlerinde dikkate alınacak oran 24 Haziran 2023 tarihinde yayımlanan Tebliğin yürürlük tarihinden itibaren % 16,75.
Yabancı para ile olan borç ve alacakların reeskontunda, varsa senette yazılı faiz oranı, senette faiz oranı yer almıyorsa yukarıda yer alan Merkez Bankası tebliğindeki faiz oranı değil, değerleme gününde geçerli Londra Bankalar Arası Faiz Oranı (LİBOR) esas alınıyor.
T.C. Merkez Bankası tarafından belirlenen yeni oranlar, 24 Haziran 2023 tarihinde yürürlüğe girdi.
Dolayısıyla, hesap dönemi takvim yılı olan kurumlarda ikinci geçici vergi dönemi sonu itibariyle yapılacak reeskont işlemlerinde, yeni oran olan 16,75 kullanılacak.
Reeskont hesaplamasında şu konulara özellikle dikkat edilmesi gerekiyor.
Alınan çeklerin reeskonta tabi tutulup tutulmayacağı konusunda açık bir yasal düzenleme yok. Gelir İdaresi Başkanlığı, çekin ödeme aracı olması niteliğini dikkate alarak, uzun süre reeskonta tabi olmadığı görüşünde oldu. 2009 yılında, 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkındaki Kanun’la, 31 Aralık 2009'a kadar uygulanmak üzere, çekin üzerinde yazılı keşide tarihinden önce ödenmek için muhatap bankaya ibrazının geçersiz kabul edileceğine ilişkin bir düzenleme yapıldı. Bu düzenlemeyle çekin vadeli senet niteliği bir bakıma öne çıktı ancak bu düzenleme sonrasında da İdare eski görüşünü devam ettirdi. 3167 sayılı Kanun’da yer alan 31 Aralık 2009 tarihi birkaç defa ötelendi ve en son 4 Kasım 2021 tarih ve 7341 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikle 31 Aralık 2023 olarak belirlendi. İlk uzatma sonrasında Gelir İdaresi 30 Nisan 2012 tarih ve 64 sayılı Vergi Usul Kanunu Sirküleriyle görüşünü değiştirerek, gerçek mahiyeti itibariyle çeklerin vergi uygulamaları bakımından artık vadeli olma niteliğini kazandığı gerekçesiyle, ileri düzenleme tarihli çeklerin değerleme gününde vadesi gelmemiş senede bağlı alacak ve borçlar için uygulanması öngörülen reeskont uygulamasından yararlanmasının mümkün olduğunu açıkladı. Dolayısıyla bugün itibariyle ileri vadeli çeklerin reeskonta tabi tutulması mümkün.
Likidite Oranı = (Dönen Varlıklar- Stoklar) / Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar |
2014/1 sayılı Tahsilat İç Genelgesine göre, borcun tecil edilip edilmeyeceği, tecil edilecekse tecil süresi şu şekilde belirleniyor:
Yerel idareye tanınan 18 ve 36 aylık süreler azami süreler. Tecil süresinin tespitinde, borçlunun öteden beri borç ödemede iyi niyetli olup olmadığı, borç tutarının az veya çok oluşu, daha önce tecil edilen borçlarını tecil şartlarına uygun ödeyip ödemediği ve ödeme gücü göz önünde bulunduruluyor. Ayrıca Vergi Dairesi Başkanlıkları ve Defterdarlıklar sınır dahilinde, kendilerine bağlı her bir vergi dairesi için farklı tecil yetkisi belirleyebiliyor.
2016/2 sayılı Genelgede, katma değer vergisi alacakları için farklı bir süre belirlenmiş. Bu vergiden kaynaklanan borçlar ancak altı ayı geçmeyecek şekilde, azami altı taksit olarak yeniden yapılandırılabiliyor.
2023/2 sayılı Tahsilat İç Genelgesinde de ek verginin 12 ayı geçmeyecek şekilde tecil ve taksitlendirilmesine olanak sağlanmış durumda.
Tecil ve taksitlendirme kural olarak teminat gösterilmiş olmak şartıyla yapılabilir. Ancak borçlunun alacaklı tahsil daireleri itibariyle tecil edilen borçlarının toplamı 50.000 lirayı geçmemesi halinde teminat şartı aranmaz. Bu tutarın üzerindeki borçların tecilinde, gösterilmesi zorunlu teminat tutarı 50.000 lirayı aşan kısmın yarısıdır.
Herhangi bir haciz uygulaması olmadan tecil edilen borçlar için alınan teminatlar; tecil şartlarına uygun olarak yapılan ödemeler sonucunda kalan tecilli borç tutarının, zorunlu teminat tutarının altına inmesi durumunda yapılan ödemeler nispetinde ve bölünebilir nitelikte olması şartıyla iade edilir.
Tecil ancak borçlunun yazılı başvurusu üzerine yapılabilir. Borçlarının tecil ve taksitlendirilmesini talep eden borçluların, "Tecil ve Taksitlendirme Talep Formu" ile müracaat etmeleri gerekiyor.
Form, Gelir İdaresi Başkanlığının internet sitesinde yer alıyor.
Tecil, talep edilmesi halinde alacaklı kamu idaresi veya tahsil dairesi tarafından zorunlu olarak yerine getirilmesi gereken bir işlem değil. Alacaklı idare, zamanında ödenmeyen kamu alacağı için icra takibine başlama veya icrayı devam ettirme halinde borçlunun çok zor durumda kalacağını öngörür ve takdir ederse, yasal düzenleme çerçevesinde alacağını tecil edebilir ve taksitlendirebilir.
Genel Tebliğde yer alan düzenlemede, “tecil edilen borç tutarının %10’u ödenmedikçe ilgili tahsil dairesine borcu bulunmadığını gösteren yazının verilmemesi” tecil şartı olarak belirlenmiş durumda. Tebliğe göre, kendilerine tecil ve taksitlendirme yetkisi verilmiş olanlar, yaptıkları tecil ve taksitlendirme işlemlerinde getirilen bu şartı da ihtiva eden örneği Tebliğ ekinde yer alan talimat yazısını kullanarak tecil talebini sonuçlandırıyorlar ve bu talimatta yer alan hususları borçluya tebliğ ediyorlar. Bu genel düzenleme.
Bir de geçici düzenleme var. Onu da özetleyeyim.
25 Şubat 2023 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Tahsilat Genel Tebliğiyle (Seri: B Sıra No: 17) Tahsilat Genel Tebliği Seri: A Sıra No: 1’in tecille ilgili açıklamaların yer aldığı bölümde yapılan değişiklikle, 31 Temmuz 2023 tarihine kadar yapılacak “borcun bulunmadığını gösterir belge talepleri” için, “tecil edilen borç tutarının %10’u ödenmedikçe ilgili tahsil dairesine borcu bulunmadığını gösteren yazının verilmemesi” şartının aranılmaması öngörülmüş durumda.
Tecil edilen vergi borçlarına halen yıllık %24 tecil faizi hesaplanıyor. Ödenen tecil faizi de gider kaydedilemiyor. Dolayısıyla, kazanç elde eden ve vergi ödeyen mükellefler için, gerçekte tecilin maliyetinin daha fazla olduğunu söylemek mümkün.
Tecil talep edildikten veya tecil işlemi yapıldıktan sonra tecil faiz oranı değişebilir. Bu durumda uygulamanın ne olacağı şu şekilde özetlenebilir:
a) Tecil faiz oranı düşerse: Oran değişikliğinden önceki başvuruya dayanılarak tecil edilecek borçlara, başvuru tarihinden değişiklik tarihine kadar geçen süre için eski oran, değişiklik tarihinden itibaren yeni oran; oran değişikliğinden önce tecil edilmiş ve tecil şartlarına uygun olarak ödenmekte olan borçlara yeni oranın yürürlüğe girdiği tarihe kadar eski oran, bu tarihten sonra ödenmesi gereken taksit tutarlarına yeni oran uygulanır.
b) Tecil faizi oranı yükselirse: Oran değişikliğinden önceki başvurulara dayanılarak tecil edilecek borçlar ile faiz oranındaki değişiklikten önce tecil edilmiş ve tecil şartlarına uygun olarak ödenmekte olan borçlara tecil şartlarına uygun olarak ödendikleri sürece, başvuru tarihinden itibaren eski tecil faiz oranı uygulanır.
Tecil faizi oranı yıllık olarak belirlenmiştir. Basit faiz usulü kullanılarak başvuru tarihinden ödeme tarihine kadar geçen süre için ödenecek taksit tutarları üzerinden hesaplanır.
Tecil faizinin hesaplanmasında kullanılan basit faiz usulü formülü aşağıdaki gibi:
Tecil Faizi = (Taksit Tutarı x Yıllık Tecil Faizi Oranı x Gün Sayısı) / 36.000 |
Tecil ve taksitlendirme talebinde bulunanların, tecil edilen borçlarını taksit ödeme sürelerinden önce ödemesi mümkün. Bu durumda, erken ödenen tutara, tecil başvuru tarihinden ödemenin yapıldığı tarihe kadar geçen süre için tecil faizi hesaplanır.
Tecil ve taksitlendirme şartlarına uyulmaması halinde, örneğin taksitlerin zamanında ödenmemesi durumunda, tecil geçerliliğini kaybeder. Bu durumda, teminat paraya çevrilir ve vergi dairesince alacağın tahsili işlemlerine başlanır.
Tecilin geçerliliğini kaybetmesi durumunda, tecil edilen borçlara normal vade tarihinden, ödenen borcun ödeme tarihlerine kadar gecikme zammı hesaplanır. Yapılan taksit ödemeleri borca mahsup edilir. Bu borçlar için daha önceden ödenmiş olan tecil faizleri, hesaplanan gecikme zammına mahsup edilir.
Tecil şartlarını ihlal edenlerin, tecilin geçerli sayılması için tecile yetkili makamlara yapacakları başvuru üzerine bu makamlarca gerekli değerlendirme yapıldıktan sonra tecilin geçerli sayılmasına karar verilebilir.
Tecil şartlarının ihlal edilmiş olması, gerekli şartların oluşmuş olması halinde daha önce tecil edilmiş olan alacağın yeniden tecil edilmesine engel değildir.