Umurcan Gago - Deniz Ağaç
Kripto paralar 2009 yılında ilk Bitcoin’in piyasa sürülmesi ile hayatımıza girdi. Merkezi bir otorite tarafından düzenlenmemesi ve sanal olması, dolayısıyla geleneksel bankacılık sistemi dışında yer alması, kriptografik olarak güvenli işlem yapılabilmesiyle birleşince belki de hiç öngörülmediği kadar yaygınlaştı.
Bitcoin’den sonra piyasaya birçok başka adlarla kripto paralar (altcoin) piyasaya çıkmış olsa da Bitcoin günümüzde halen “ilk girişimci avantajı” ile kripto para piyasasında yatırımcılar açısından lider konumda. Dolayısıyla, marka ismiyle bilinen bazı ürünlerde olduğu gibi bugün kripto para deyince birçok kişinin aklına Bitcoin geliyor.
Peki Bitcoin’i de içeren geniş anlamdaki “kripto para” nedir? Bu sorunun günümüz itibariyle maalesef Türkiye için verilmiş bir yanıtı yok. Evet, gerçekten de kripto para deyince ne anlaşılması gerektiği noktasında Türkiye Cumhuriyeti hukuki anlamda bir tanım ortaya koymadıkça, kripto para için hukuki bir tanımlama yapmak güç. Günümüze kadar kamu idarelerince yapılan açıklamalara göz atarsak, kripto paralar için Türkiye’de henüz yasal bir çerçeveye sahip olmayan ve riskli görülen bir yatırım enstrümanı olarak görüldüğünü söyleyebiliyoruz.
Çünkü Bankacılık Düzenleme ve Denetim Kurulu’nun Kasım 2013’deki Bitcoin ile ilgili basın açıklamasında, kripto paralar için bunların mevcut mevzuat kapsamında “elektronik para” olarak değerlendirilemeyeceği ve bu nedenle gözetiminin ve denetimin BDDK tarafından yapılamayacağı belirtilmiş, yasadışı faaliyetlerde kullanılabileceği ve piyasa değerinin oynaklığı nedenli risklerine dikkat çekilmişti. Bundan 3 yıl sonra da Sermaye Piyasası Kurulu sanal para birimleri ile ilgili olarak Türkiye'de bir düzenleme veya tanımlama bulunmadığını belirtmiş ve yatırımcıları uyarmıştı. Mali İdare ise bugüne dek bir açıklama yapmadı.
Dolayısıyla Türkiye açısından en azından kripto paranın tanımlanmasına dair netlik olmadığı konusunda bir tartışma bulunmadığı söylenebilir. Bu nedenle de, kripto para işlemlerinde vergilemenin nasıl yapılabileceği hususu daha da tartışmalı ve spekülatif bir husus haline geliyor. Bu belirsizlik içinde kripto paraların menkul kıymet, emtia ya da para (döviz) olarak nitelendirilerek vergilendirilebileceği noktasında görüşler bulunuyor.
Peki vergisel açından bu belirsizlik durumu sadece Türkiye’ye mi özgü? Hayır. Bitcoin’in ilk piyasaya çıkısından bu yana, yurt dışında da vergisel olarak çok çeşitli uygulama ve yaklaşımların olduğunu görüyoruz. PwC’nin Ekim 2020 tarihli ve yirmiden fazla ülkeyi kapsayan çalışmasından da görülüyor ki bugün birçok ülkede esasında kripto paraların nasıl vergilendirilmesi gerektiğine ilişkin olarak bir kılavuz yayımlanmış durumda. Buna göre çoğu ülkenin gelir vergisi açısından, kripto parayı ‘gayri maddi bir varlık’ veya ‘finansal bir varlık’ olarak nitelendirdiği görülüyor. Ama gelir vergilemesi açısından kripto parayı ‘emtia’ veya ‘para’ olarak nitelendiren ülkeler de var. Örneğin, Avustralya, Fransa, İspanya, İsveç, İsviçre ve İngiltere gibi ülkelerde kripto paralar gayri maddi varlık olarak nitelendirilirken, Brezilya, Danimarka, Japonya gibi bazı ülkeler ise kripto paraları finansal varlık olarak kabul ediyor. Avusturya, Kanada, Çin ve Endonezya kripto parayı emtia olarak kabul ederken daha istisnai olarak ise Belçika, İtalya ve Polonya gibi ülkeler ise kripto paraları “para” olarak kabul ediyor.
Öte yandan gelir vergisi açısından vergiyi doğuran olayın ne zaman gerçekleştirdiği noktasında da farklı yaklaşımlar mevcut. Örneğin ABD’de madencilik yoluyla kripto para kazanılması gelir vergisi ödemek için yeterli. Benzer şekilde, İngiltere, Finlandiya, Japonya, Avusturya gibi ülkeler de benzer bir şekilde henüz daha madencilik faaliyetleri aşamasında elde edilen kripto paraları vergileme eğilimindeler. Fransa, Danimarka, Polonya gibi bazı ülkelerde ise gelir vergisi ancak kripto paranın elden çıkarılması aşamasında doğuyor.
Öte yandan kripto para satış kazançları açısından, vergileme yapan ülkelerin yaklaşımlarına baktığımızda, çoğu ülkenin kripto para satış işlemini herhangi bir hacim ya da ticari amaca bağlı olup olmasına bakmadan vergilediğini görebiliyoruz. Bildiğiniz üzere Türkiye’de de açıkça menkul sermaye iradı veya değer artış kazancı kapsamında değerlendirilemeyen gerçek kişi yatırım kazançlarının ticari mahiyette olup olmadığına göre vergilendirilmesi öteden beri tartışılagelmektedir. Bazı daha az sayıdaki ülkelerde ise benzer şekilde kripto para işlemlerinin benzer bir süzgeçten geçirmek suretiyle, kripto para yatırımcısının niteliğine göre (tacir olup olmadığı vb.) veya işlemin niteliğine göre (ticari olup olmadığı, hacmi vb.) vergileme yapılmaktadır. Örneğin, Belçika’da profesyonel olarak kripto para ticaretiyle uğraşanlar, ticari kazanç kapsamında vergilenirken, bunu ticari bir faaliyet kapsamında gerçekleştirmeyen yatırımcılar ise ya vergi istisnasından faydalanabilmekte ya da diğer gelirler kapsamında vergilendirilmektedirler. İtalya’da gerçek kişiler genel olarak kripto para işlemlerinde vergilendirilmezken sadece işlemlerin belirli bir hacmi aşması durumunda, diğer döviz kazançlarına uygulanan vergileme rejimine tabi olmak suretiyle vergilenmektedirler. İsviçre ‘de benzer şekilde kripto para alım-satım işlemleri ticari nitelik kazanacak bir boyuta ulaştığında vergileme yapılmaktadır. Bunun aksi bir yaklaşımı ise Polonya, Almanya ve Danimarka örneklerinde görebiliyoruz. Bu ülkelerde kripto paralar değer artış kazancı kapsamına girmekte ve işlemin ticari olup olmamasından bağımsız olarak vergilendirilmektedir.
Portekiz gibi bazı ülkelerin ise kripto paralardan elde edilen kazançları vergilememeyi seçtiklerini görüyoruz. Ancak Türkiye’ye benzer bir şekilde çoğu ülkede ise halen kripto paralar için herhangi bir vergisel belirleme yapılmamış durumda. Fakat kripto paraların kalıcı olarak hayatımızın parçası olacağını göz önünde bulundurursak, elbette henüz böyle bir düzenlemede bulunmayan ülkeler de bir şekilde bu yeni düzene ayak uydurmak durumunda kalacaklardır.
Dolayısıyla, dünya uygulamaları açısından kripto paraların statüsü anlamında genel kabul gören bir anlayışın olmadığını ve dolayısıyla bunlardan elde edilen kazancın ve nasıl vergilendirilmesi gerektiği noktasında halen vergi otoritelerinin de kafalarının karışık olduğunu söyleyebiliriz. Ancak ülkelerin elbette kripto paralar üzerinden bir şekilde vergileme yapmak için oldukça hevesli oldukları görülebilmektedir..
Öte yandan, ülkelerin kripto paralar nedeniyle oluşan gelirleri nasıl vergilendirileceği sorununun yanında, kripto paraların doğası uyarınca sağladığı gizlilik (anonimlik) sebebiyle imkan verdiği vergiden kaçınma, suçun finansmanı gibi finansal suçlara ilişkin bir çözüm bulmaları kaçınılmaz hale gelmiş durumda diyebiliriz ki OECD düzeyinde de 2019 yılında yayımlanmış bir raporda buna özel olarak dikkat çekilmiş, uluslararası işbirliğine ihtiyaç olduğunun altı çizilmişti.
Bu nokta da OECD’nin Ekim 2020 tarihinde yayınlamış olduğu konuyla ilgili raporunda kripto paraların vergilendirilmesi için karşılaşılan belli başlı sorunlara değinilmekte ve ülkelerin kripto paraların vergilendirilmesi hususunda karar alıcı durumda bulunanların dikkate alabileceği birkaç hususa dikkat çekilmekte.
Bu kapsamda, öncelikle kripto paraların mevcut vergi kuralları kapsamında nasıl muamele göreceği konusunun hukuki alt yapı kurulmak suretiyle netleştirmenin faydalı olacağı belirtiliyor.
Kripto paraların değişken ve yeniliğe açık yapısı değerlendirilerek, ilgili mevzuatın bu yenilikleri karşılar nitelikte ve nispeten basit ve sade bir şekilde ortaya konmasının düzenlenmesinin önemli olduğu vurgulanıyor. Tabi OECD bunu söylerken, bu düzenlemeler ortaya konarken de, vergiden kaçınma amacıyla yapılabilecek vergi planlamalarının da dikkate alınması gerektiğini açıkça hatırlatmış.
OECD raporunda bir diğer dikkat çekilen husus ise özellikle parasını değerlendirmek isteyen küçük yatırımcıların vergilendirilmesine ilişkin. OECD bu tür küçük ölçekli bireysel yatırımcıların vergiye uyumunun artırılması amacıyla küçük vergisel istisnaların getirtilebileceğini, küçük miktardaki işlemlerin değer artış kazancı dışında tutulabileceğini söylemiş.
Dünya’da bu gelişmeler olurken, Eylül 2020 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 2021-2023 Orta Vadeli Programına bakıldığında Türkiye’nin de kripto paralar konusunda hareketsiz kalmayacağı anlaşılıyor. Programda “Dijital olarak satılabilen ve transfer edilebilen, dijital bir değeri temsil eden sanal varlıklar kullanılarak yapılan işlemlerin vergilendirilmesine yönelik çalışmalar sürdürülecek, bu varlıkların suçun finansmanında kullanılmasının önlenmesine yönelik bir takip mekanizması tesis edilecek” deniliyor.
Türkiye’nin önünde kripto paralar konusunda temelde dünyadaki kripto para için düzenlemede bulunan ülkelerin de karşılaşmış olduğu iki seçenek duruyor. Bunlardan ilki yeni baştan kripto paraları yeni bir enstrüman olarak tanımlayarak yepyeni bir hukuki alt yapı oluşturulması. Diğeri ise kripto paraların mevcut yasal düzlemde ele alınması, diğer bir ifadeyle kripto paraları mevcut bir enstrümanın yasal tanımına dahil etmek.
Bu anlamda dileğimiz hukuki niteliğin belirlemesi yapılmadan, Mali İdare tarafından aceleci ve vergi salınmasına öncelik verecek bir yaklaşımın benimsenmemesi. Bu yönde kolaycı bir yaklaşımla, kripto para tanımının hukuki bir zemine oturtulmadan sadece vergi mevzuatı açısından yapılacak bir düzenleme yoluyla hareket edilir ve mevcut vergi kanunları tahtında bir vergilemeye gidilirse, mükelleflerin anayasal hakları zedelenebilir. Başka bir deyişle, ilgili otoritelerin daha kripto paraların, mal mı, para mı, menkul kıymet veya sermaye piyasası aracı mı olup olmadığı konusunda kendi zihinlerinin berrak olmadığı bir ortamda, salt ikincil düzenlemeler ile adım atılması, verginin kanuniliği, hukuki güvenlik, öngörülebilirlik vb. pek çok üst norm açısından sıkıntılı bir durum yaratacaktır. Dolayısıyla, izlenmesi gereken daha doğru yöntem öncelikle kripto paraların hukuki alt yapısının kurularak açık bir dille kripto para tanımının yasal düzlemde yapılmasıdır. Öte yandan, kripto paraların elde tutan isimlerin tespit edilmesi ve işlemlerin takibinin pratikte ne kadar zor olduğu düşünülürse, yatırımcıları kayıt dışı olmaya itmeyecek seviyede bir vergileme yapılması, bu alanda kayıt dışılığın önlenmesi anlamında önemlidir.
1 Forbes (2020), Your Mom’s Guide To Bitcoin, https://www.forbes.com/sites/tatianakoffman/2020/09/16/your-moms-guide-to-bitcoin/#62bd48096e1d
2 https://www.ecb.europa.eu/paym/intro/miponline/2019/html/1906_crypto_assets.en.html
3 PwC 2020 Digital Assets Global Tax Report, Danimarka,Fransa,İsveç, ABD,Avustralya,İtalya,Arjantin,Kolombiya,Japonya,İsviçre,Almanya, İrlanda, Lüksemburg,Malta,Güney Afrika Tayland, İngiltere,Polonya,Kanada, Singapur, Hong Kong.
4 OECD, Taxing Virtual Currencies: An Overview of Tax Treatments and Emerging Tax Policy Issue, Ekim 2020
5 Örneğin, Brezilya, Şili, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Almanya, Litvanya, Macaristan, İzlanda, Meksika, Norveç, Polonya, ABD.
6 Örneğin, Avustralya, Avusturya, Belçika, Kanada, Estonya, Japonya, İtalya
7 Forbes (2019), Portugal Tax Authorities Clarify That Buying Or Selling Cryptocurrency Is Tax-Free, https://www.forbes.com/sites/kellyphillipserb/2019/09/19/portugal-tax-authorities-clarify-that-buying-or-selling-cryptocurrency-is-tax-free/#71e0ca4077e3
8 Forbes (2020), What The IRS's Interest In Your Bitcoins Says About The Future Of Cryptocurrencies, https://www.forbes.com/sites/enriquedans/2020/09/29/what-the-irss-interest-in-your-bitcoins-says-about-the-future-of-cryptocurrencies/#1cdd4a745b33
9 The Economist (2018), Regulating virtual currencies and ICOs, https://www.economist.com/finance-and-economics/2018/04/26/regulating-virtual-currencies-and-icos
10 Cryptocurrencies and blockchain Legal context and implications for financial crime, money laundering and tax evasion, Houben, R. and A. Snyers (2018),
11 2019 OECD Global Blockchain Policy Forum Summary Report.
12 OECD, Taxing Virtual Currencies: An Overview of Tax Treatments and Emerging Tax Policy Issue
13 The Legal Nature of Cryptocurrency, O S Bolotaeva, A A Stepanova, S S Alekseeva, North-Eastern Federal University, Yakutsk, Russia