Küresel finansal krizin aksine, COVID-19'un ilk etkileri reel ekonomide yansıma bulurken finansal sektör genelinde etkilerin kendini ikinci aşamada daha fazla göstermesi öngörülüyor. Dünya genelinde karar alıcıların enfeksiyon eğrisini yataylaştırmak amacıyla uyguladığı karantina ve sosyal mesafe önlemlerinin sonucunda belirgin hasar gören birçok sektörün finansal kuruluşlardan hizmet aldığını unutmamak gerekir. Tarihteki diğer krizlerle karşılaştırıldığında (küresel finansal kriz, 1970 petrol krizi ve hatta 1930'lardaki Büyük Buhran dahil) COVID-19'un dünya ekonomisinde yıllık %6'yı daralma beklentisi ile aşağı yönlü en belirgin etkiyi bırakması bekleniyor. Tüm bu gelişmeler ışığında, finansal hizmetler şirketlerinin de geleceğe dair sağlıklı bir plan yapabilmeleri için dünya çapında dikkate alması gereken 7 makro trend bulunuyor.
Odağımızı geleceğe çevirirken, COVID-19'un ortaya çıkardığı önemli zorlukların yanında, jeopolitik gerilimler ve gelişmelere bağlı olarak değişen regülasyon gibi diğer temel faktörlerin orta ve uzun vadede finansal kuruluşlara kayda değer derecede etki edeceğini ve onları bir şekilde yeniden şekillendireceğini unutmamak gerek. Finansal kuruluşlardaki yönetim ekiplerinin gelecek için sağlam bir planlama yapmalarına imkân sağlayan aşağıda sıralamaya çalıştığımız “makro trendleri” kavrayıp benimsemeleri bu noktada önem kazanıyor.
Geleceği düşünmek, organizasyon, operasyonel yapı ve genel anlamda iş kolu üzerinde yapılandırılmış bir düşünme modeli kurmanızda yararlı olabilir. PwC olarak, Sektörlerin Geleceği (Future of Industries) projemiz çerçevesinde, geleceğe hazırlanırken göz önünde bulundurulması gereken dört kilit kategori ve odak alanı belirledik.
COVID-19'un reel ekonomiye ve bunun sonucunda finansal sisteme zararı, kendini çeşitli şekillerde göstermeye yeni başlıyor. Bu hasar, finansal kuruluş bilançolarını ve itibarını iyileştirmek için üzerinde iyi düşünülmüş aksiyonları zorunlu kılacak.
Tüm finansal kuruluşlar için geçerli öncelikli iyileştirme aksiyonları:
COVID-19 öncesindeki organizasyonel yapı ve yeteneğe dair soruların (uzaktan çalışmanın etkinliği ve dönüşüme hızlı ayak uyduran ekiplerin verimliliği) yanıtı bu dönemde bulunmuş oldu. Bunlara yönelik araçlar ve yaklaşımlar artık kullanılıyor ve küresel ölçekte başarılı oluyor.
Organizasyonu gözden geçirirken odaklanılacak öncelikler:
İyileştirme ve gözden geçirme aksiyonlarının yanı sıra, pek çok finansal hizmet kuruluşunun iş ve operasyonel sürecini yeniden yapılandırması, hatta bazı durumlarda gelecekte başarılı olmak adına köklü değişikliklere gitmesi gerekecek. Küresel finansal kriz sonrasında sektör, artan regülasyondan kaynaklanan maliyetlerle yeni iş satarak, iş gücünü azaltarak, offshoring işlemleri artırarak ve birçok diğer önemli aksiyonları alarak başa çıkmaya çalışırken gerçekleşen değişikliklerin de çok önemli ve kalıcı olduğunu gördük. COVID-19 krizinde ise her bir sektörde mevcut olan trendlerin hızlandığını ve hala yapılması gerekenleri vurguladığını görüyoruz.
Çeşitli paydaşlar finansal kuruluşlardan daha fazla şeffaflık ve sorumluluk talep ederken beklentiler, “finansal performans”, “Çevresel, Sosyal ve (Kurumsal) Yönetişim”, “mevzuata uyum” ve benzeri konularda “tam ve doğru raporlama”ya daha fazla yönelecek gibi görünüyor. Bunun yanı sıra geleceğin başarılı finansal kuruluşlarının belki de en önemli özelliği, benzersiz kültürü, hikayesi ve topluma katacağı değer olacak.