{{item.title}}
{{item.text}}
{{item.title}}
{{item.text}}
Rapor Lansmanı
Bu yılın Gayrimenkulde Gelişen Trendler® araştırması değişim içindeki bir sektöre işaret ediyor. COVID-19 pandemisi, devlet desteği, Çevresel, Sosyal ve (Kurumsal) Yönetişim gündemi, net sıfır karbon emisyonu hedefi ve eskiden ayrımı net belli olan varlık sınıflarındaki sınırların hızla belirsizleşmesi önemli değişikliklere neden oluyor.
Bunlara rağmen, gayrimenkul sektörü hâlâ düşük veya negatif faiz oranlarında bile makul getiri elde edilebilecek yatırım alanlarından biri olarak görülüyor. Ancak pandemi milyonlarca kişiyi evden çalışmaya yönlendirdi, perakende satış mağazaları kapandı ve gayrimenkul dünyasının üç temel sacayağı olan ofis, perakende ve konaklama segmentlerini etkileyen yapısal değişiklikleri hızlandırdı. 2020 yılı, bu segmentlerin gelirlerine yönelik zorlukları barındırıyor.
Playback of this video is not currently available
PwC Türkiye Gayrimenkul Sektörü Lideri Ersun Bayraktaroğlu; PwC ve Urban Land Institute (ULI) iş birliği ile hazırlanan Gayrimenkulde Gelişen Trendler® Avrupa 2021 raporunun sonuçlarını değerlendiriyor.
Bu belirsizlik sektördeki öncelikleri değiştirdi. Bu yıl, piyasa koşullarından elde edilen fayda değişikliklerden en az düzeyde etkilenen alanlarda faaliyet gösteren varlıklardan geliyor. Lojistik ve konut bu çerçevedeki başlıca varlıklar. Veri merkezleri, yaşam bilimleri binaları, enerji altyapısı ve endüstriyel mülk veya depolar gibi varlıkların istikrarlı talebe sahip olduğu söylenebilir. Hayatımız çevrimiçi yöne doğru kaymayı sürdürürken iletişim kuleleri de bu durumdan fayda sağladı.
Talep değişimleri, gelişen yeni varlık sınıfları ve farklı reel varlık sınıfları arasındaki bağlantılardan elde edilebilecek değere daha fazla odaklanma gerekliliği artıyor. İçinde bulunduğumuz gibi belirsiz ve hatta zaman zaman çelişen piyasa koşulları “hatalı karar” almaya sebep olarak, 2021 yılı için sektöre temkinli bir görünüm veriyor.
Araştırma, yatırımcıların 2020 yılının belirsizliğinin çözümlenmesini beklemesi nedeniyle önemli düzeyde biriken sermaye olduğunu gösteriyor. Araştırma ayrıca, yatırımcıların giderek daha fazla uzmanlığa sahip oldukları yerleri tercih etmeleri, yerel uzmanlara daha az ihtiyaç duydukları ve seyahat kısıtlamaları olduğunda potansiyel yatırımları daha kolay değerlendirebilmeleri sebebiyle yurt içi pazarlara doğru artan bir eğilim olduğunu gösteriyor.
Artan yurt içi odak, belki de yurt dışı girişimler yapmak zorunda kalmadan yurt içi pazarlarda 2021 yılından sonra ortaya çıkacak çok sayıda fırsatla, birleşme ve satın almalara dayalı bir toparlanma yaşanacağı yönündeki beklentiyi açıkça gösteriyor.
Araştırmaya göre net sıfır karbon emisyonu stratejisi, çeşitlilik ve kapsayıcılık dahil olmak üzere çevresel, sosyal ve yönetişim konularına daha fazla odaklanılıyor. Bu konular, gayrimenkul sektörünün toplumdaki yerinin sürekli yeniden değerlendirilmesinin bir parçası olmasının yanı sıra yaşam ve çalışma biçimleri ile tüketim alışkanlıkları ve boş zamanların nasıl geçirildiğiyle ilgili belirgin bir şekilde öne çıkıyor. Pandemi, sektör liderlerinin gündeminde sektörün karbon emisyonlarının azaltılması ve Çevresel, Sosyal ve (Kurumsal) Yönetişim konularının önemini arttırdı.
Almanya bu yıl değişimden en fazla faydalanan bölge oldu. Almanya’nın nispeten güçlü ekonomisi, önemli pazarlarındaki az sayıda boş ofis, konut ve lojistik gayrimenkullerle birleştiğinde, yatırımcıların kriz karşısında dirençli bir gelir kaynağı olacağına dair inançlarını artırdı.
Berlin, özellikle ofis pazarındaki istikrar ve kiralardaki yukarı yönlü potansiyel nedeniyle endekste bir numaraya yükseldi. Almanya’nın diğer üç büyük pazarı olan Frankfurt, Hamburg ve Münih ise ilk 10’daki yerlerini sağlam bir şekilde koruyor.
Katılımcılar, salgının etkilerinin büyük şehir hayatının masraflarının, karmaşıklığının ve kalabalığının üzerine eklenerek, 2020 olaylarının mega şehirlerin değerini düşüreceğini ve talebe yönelik engel oluşturabileceği düşünüyorlar.
Kısa vadeli endişelere rağmen yatırımcıların önümüzdeki yıl için Londra ve Paris’teki yatırım fırsatları konusunda iyimser oldukları açıkça görülüyor. Bu sermayeler, yatırımcılara sundukları görece likidite ve 2021 yılındaki genel beklentiler için tavsiye ediliyor.
Genel sıralama |
Genel beklentiler |
1 Berlin |
2,20 |
2 Londra |
2,12 |
3 Paris |
2,09 |
4 Frankfurt |
1,87 |
5 Amsterdam |
1,86 |
6 Hamburg |
1,77 |
7 Münih |
1,77 |
8 Madrid |
1,55 |
9 Milano |
1,25 |
10 Viyana |
1,24 |
PwC ve Urban Land Institute (ULI) iş birliği ile hazırlanan Gayrimenkulde Gelişen Trendler® Avrupa raporunun 18. sayısında, gayrimenkul sektöründeki uzun vadeli yapısal değişikliklerle yan yana gelen döngüsel gerileme ele alınıyor.
Araştırma katılımcılarından pek azının İstanbul'da faaliyette bulunmasının da etkisiyle İstanbul, kent sıralamasının sonlarında yer almaya devam ediyor.