PwC Tüketicinin Sesi Araştırması 2024

Tüketicinin güven açığının giderilmesi

PwC’s Voice of the Consumer Survey 2024
  • 30 dakikalık okuma
  • 14 Ekim 2024

Markalar, altı temel adımı atarak tüketici güvenini güçlendirebilir.

Güven, tüketiciler ile onlara ürün ve hizmet sunan markalar için büyük önem taşıyor: Müşteriler, birbiriyle çakışan ve çoğu zaman karşılıklı olarak birbirini besleyip güçlendiren finansal, ekolojik ve teknolojik aksaklıklarla karşı karşıya kaldıkça, etkileşimde bulundukları markaların güvencesine ve güvenilirliğine öncelik veriyorlar.

İyi haber; küresel tüketici pazarları büyümeye devam ediyor. Günde 12 ABD doları ve üzeri  harcama yapanların oluşturduğu küresel tüketiciler geçen yıl 4 milyar kişiye ulaştı ve 2031 yılına kadar 5 milyar kişiye ulaşması bekleniyor. Kötü haber ise yöneticilerin tüketicilerin markalarına duyduğunu düşündüğü güven ile tüketicilerin gerçekte duyduğu güven arasında giderek büyüyen bir uçurum var. Şirketlerin pazar payını korumak ve artırmak için güveni çok yönlü olarak nasıl inşa edeceklerine odaklanmaları gerekiyor.


Tüketici güvenini sağlamak için altı temel adım

  • Satın alma tercihlerinin etki ettiği somut olumlu çevresel faydaları ilişkilendirerek çevre bilincine sahip tüketicilerle bağları güçlendirin.

  • Ürün portföyünü, sağlıklı yaşam, beslenme ve sürdürülebilir gıda üretimine yönelik tüketici tercihleriyle uyumlu şekilde oluşturun ve tanıtın.

  • Sosyal medyanın satış ve etkileşim platformu olarak önemini göz önünde bulundururken, tüketicilerin sosyal medyanın güvenilirliğine dair endişelerini dikkate alın, sosyal medya kullanımında bu yönde bir denge kurun.

  • Kişiselleştirilmiş hizmetler ve üstün müşteri deneyimleri sunmaya devam ederken kişisel verileri korumaya özen gösterin.

  • Fiyatların artış eğilimi gösterdiği ekonomik bir ortamda birbiriyle çelişen öncelikleri değerlendirin, müşterilerin değer beklentilerini karşılama hedefiyle hareket ederken etkin bir fiyatlandırma yönetimi yapın.

  • Operasyonlarınıza yapay zekâ araçlarını dahil ederken, özellikle daha karmaşık ve kişisel hizmetlerde insan unsurunu koruyun.

Çevre bilincine sahip tüketicilerle daha güçlü ve kalıcı bağlar kurun

Araştırmaya katılanların yüzde 85'i iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini günlük yaşamlarında doğrudan deneyimlediklerini belirtiyor - bu sarsıcı bir oran. Yine katılımcıların yaklaşık yarısı (%46) çevre üzerindeki kişisel etkilerini azaltmak için sürdürülebilir ürünleri daha fazla tercih ettiklerini söylüyor.

Bu iki oran arasındaki fark iyi okunduğunda tüketici pazarlarında faaliyet gösteren şirketlere değerli bir fırsat sunuyor: Çevreye duyarlı tüketicilerle daha güçlü ve kalıcı bağlar sunabilme imkanı. Bu aynı zamanda, genel tüketimlerini azaltmak için daha bilinçli tercihler yaptığını belirten araştırma katılımcılarının %43’ü dahil olmak üzere, tüketici davranışı modellerinin daha derinlemesine incelenmesi ve ele alınmasına dair bir yaklaşımı da gerektiriyor.

Araştırma bulgularına göre tüketiciler sürdürülebilir şekilde üretilen veya tedarik edilen ürünler için ortalama fiyatın %9,7 üzerinde fazla ödemeye tercih edeceklerini söylüyor. Alışveriş seçimleri üzerinde en etkili olabilecek sürdürülebilirlik teşviklerinin somut adımlar olduğunu görüyoruz: Atık azaltma ve geri dönüşüm (%40), çevre dostu paketleme (%38) gibi üretim yöntemleri ile doğa ve suyun korunmasına dair pozitif yaptırımlar (%34). Bir şirketin sosyal sorumluluk programlarının veya toplumsal katkılarının (sırasıyla %20 ve %17) dair iletişimlerin ise daha az etkili olduğu görülüyor.

Araştırma kapsamında tüketici pazarları şirketlerinin yöneticileriyle yapılan derinlemesine görüşmelerde, müşterilerinin çevre odaklı davranışlarına ilişkin benzer deneyimler paylaşıldı. Şirketlerin çevre için doğru olanı yapacağı beklentisi artık apaçık görülüyor. Bu nedenle şirketlerin tüketicinin alım gücü ile çevresel etki arasında hassas bir denge kurması gerekiyor. Yüksek performanslı plastik ambalajlardan biyolojik olarak parçalanabilen seçeneklere geçiş veya müşterilere daha maliyetli olmakla birlikte sürdürülebilir havacılık yakıtlarını kullanan ürün teslimatı seçenekleri sunmak bu yaklaşımın bir parçası olabilir.

  • Finansal olmayan bilgileri dahil ederek Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi (CSRD) gibi uyumluluk ve düzenleme çalışmalarının etkisini artırın.

  • Ağ optimizasyonu, entegre görünürlük ve teknolojik inovasyon yoluyla daha dayanıklı, daha verimli ve daha az enerji harcayan tedarik zincirleri oluşturun.

  • Makine öğrenimi, yapay zekâ ve analitik aracılığıyla yükleme, depo operasyonları, sevkiyat yönetimi, atık ve envanter azaltma gibi operasyonlardaki verimlilik seçeneklerini araştırın.

  • Tüketiciler tarafından değer verilen ürün farklılaştırması (örneğin, zarar vermeyeceğini taahhüt eden ürünler) aracılığıyla itibar kazanma fırsatlarını değerlendirin.

Sağlıklı yaşam, beslenme ve sürdürülebilir gıda üretimini yansıtan bir ürün portföyü oluşturun

Tüketicilerin yarısından fazlası (%52) taze meyve ve sebze tüketimini artırma niyetinde olduğunu ifade ederken, daha küçük ama önemli bir grup (%22) kırmızı et tüketimini azaltmayı planlıyor. Sağlık odaklı bu tercihlere rağmen tüketicilerin yalnızca %19'u gıda seçimlerinin çevresel etkilerini düşünüyor. Tüketicilerin yarısından fazlası (%52), taze meyve ve sebze tüketimini artırma niyetini ifade ederken, daha küçük ama önemli bir grup (%22) kırmızı et tüketimini azaltmayı planlıyor. Bu sağlık odaklı tercihlere rağmen, tüketicilerin yalnızca %19'u gıda seçimlerinin çevresel etkilerini göz önünde bulunduruyor.

Gıda şirketleri, tüketicilerin sürdürülebilir şekilde üretilen ürünler için daha fazla ödeme tercihinden rekabet avantajı olarak yararlanabilir. Etkili stratejiler, tüketicileri yalnızca çevre dostu seçimlere yönlendirmekle kalmayıp aynı zamanda ürün tasarımında şeffaflık ve satış noktasında net sürdürülebilirlik bilgilerini paylaşarak güven oluşturan kapsamlı gıda paketleme ve sunumları kapsayabilir. Örneğin, araştırmamıza katılan on tüketiciden altısı, gıda ürünlerine ilişkin bağımsız bir sürdürülebilirlik puanının yararlı olacağı ve son kullanma tarihi yaklaşan gıdaların fiyatlandırılmasına yönelik teşviklerin bu ürünleri satın alma olasılığını artıracağı konusunda hemfikir olduklarını belirtiyor.

  • Net kategori açıklamaları, paketleme bilgileri ve diğer amaca yönelik iletişim ve pazarlama çalışmaları yoluyla tüketicilerin sağlıklı beslenme becerilerini destekleyin.

  • Daha fazla sayıda alternatif et ürünü ve proteini dahil etmek için portföy stratejilerinizi genişletin.

  • Sağlıklarına odaklanan bilinçli bir tüketici nesline ulaşmak için yenilik yapın ve sağlık takibi özelliklerini içeren giyilebilir ürünler sunun.

Sosyal medyayla etkileşim ile güvenilirlik endişeleri konusunda dikkatli olmak arasında bir denge kurun

Tüketicilerin sosyal medya hakkında hissettikleri karışık. Sosyal medyayı giderek daha fazla alışveriş amaçlı kullanıyorlar; tüketicilerin %46'sı, ürünleri doğrudan sosyal medya aracılığıyla satın aldığını bildiriyor; bu oran 2019'daki %21'e göre önemli bir artış. Ve sosyal medyayı keşif ve inceleme amaçlı kullanım için gerçekten seviyorlar: Tüketicilerin %67'si yeni markaları keşfetmek için sosyal medya kanallarını kullanıyor ve %70'i satın alma işlemi yapmadan önce bir şirketi araştırmak için yorumlara başvuruyor. Bununla birlikte, tüketiciler sosyal medyayı en az güvenilen mecra olarak sıralayarak sosyal medyanın güvenliğini ve güvenilirliğini sorguluyor.

Sosyal medyada doğru dengeyi yakalamak şirketler için hayati önem taşıyor. Markaların, hedef kitlelerinde yankı uyandıran ilgi çekici ve özgün içerikler oluştururken aynı zamanda tüketicilerin güven konusundaki endişelerini de dikkate alması gerekiyor. Veri koruma, tüketici güvenini etkileyen en önemli faktör; araştırmaya katılanların %83'ü bunun en önemli öncelik olduğunu düşünüyor. Diğer önemli faktörler ise ürün ve hizmet kalitesi (%79), şirketlerin çalışanlarına davranışı (%77) ve ürünün uygun fiyatlılığı (%75) olarak sıralanıyor.

%46

Tüketicilerin ürünleri doğrudan sosyal medya aracılığıyla satın aldığını belirtiyor; bu oran 2019'da %21'di.

Reklamcılığın yeni ufukları

Kişiselleştirilmiş yaklaşımlar, kullanıcı tarafından oluşturulan içerik girişimleri, oyunlaştırma ve daha fazla yöntemler aracılığıyla şirketler, marka bilinirliğinin ötesine geçen ilişkiler oluşturmak için dijital alanda rekabet ediyor. Kişiselleştirilmiş sosyal medya reklamlarının etkisi açıkça görülüyor; on tüketiciden yedisi bunun satın alma kararlarını etkilediğini belirtiyor ve bunu perakendeci web sitelerinin (%66), e-postanın (%54) ve kısa mesajların (%38) etkisi takip ediyor.

Küresel sosyal medya reklam harcamalarının, 2023 için 207 milyar ABD Doları tutarındaki projeksiyondan bu yıl 220 milyar ABD Dolarına ulaşacağı öngörülüyor. Bu durum, artık kabul görmüş bir kanal olan, hem geniş çapta tanınan ünlüler hem de gelecek vaat eden bireylerden oluşan sosyal medya fenomenlerine yoğun bir odaklanmayı da içeriyor —Araştırma bulgularına göre fenomenlerin tüketicilerin %41'ini alışveriş konusunda etkilediklerini ortaya çıkardı.

  • Çeşitli sosyal medya platformlarında belirli nesilleri (Z kuşağı, Y kuşağı vb.) hedefleyen sosyal ekosistemler oluşturarak önde gelen paketlenmiş tüketici ürünleri markalarını örnek alın.

  • Daha fazla ticari pazarlama harcaması yapmak yerine marka oluşturmak için pazarlama ve reklama yatırım yapın.

  • Sosyal medyanın yanı sıra kısa mesaj ve e-posta gibi iletişim kanallarına yatırım yaparken dijital öncelikli bir yaklaşım benimseyin.

Kişisel verileri müşteri deneyimlerini iyileştirmek için kullanırken bir yandan korumaya özen gösterin

Tüketicilerin büyük bir çoğunluğu (%83) markaların kişisel verileri korumasının, tüketici güvenini kazanmak için en önemli faktörlerden biri olduğunu söylüyor. Özel olarak gizlilikle ilgili soru sorulduğunda tüketicilerin önemli bir çoğunluğu (%80) kişisel bilgilerinin paylaşılmayacağına dair güvence talep ediyor. Ancak yalnızca yaklaşık yarısı verilerinin nasıl saklandığını ve paylaşıldığını anladığından emin ve %71'i sosyal medyadaki kişisel verilerinin güvenliği konusunda endişelerini dile getiriyor.

Kişiselleştirme için birinci şahıs verilerinin edinilmesi ve kullanılması, pazarda rekabet avantajını sürdürmek için de hayati önem taşıyor. Değerli verilere yönelik rekabetin yoğunlaşması ve birçok ülkede yeni düzenlemelerin yürürlüğe girmesiyle birlikte, şirketlerin veri koruma için sağlam önlemleri alması gerekirken, verilerin etik kullanımından ödün vermeden tüketicilerle etkileşim kuran stratejileri geliştirmeleri de zorunludur.

Verileri uygun şekilde kullanın, istismara fırsat vermeyin

Sektör yöneticileri, tüketicilerin kişisel bilgilerini promosyonlar, ayrıcalıklar ve diğer faydalar gibi değerli teşvikler karşılığında isteyerek paylaşmalarını içeren, gelişime açık bir sosyal sözleşme yaklaşımını benimsiyor. Gerçekten de tüketicilerin neredeyse %50'si, verilerinin kendilerine kişiselleştirilmiş hizmetler ve deneyimler sunmak için kullanılmasından memnun olduklarını söylüyor. Bu eğilim, özellikle birçok marka için müşteri verilerinin itici gücü haline gelen sadakat programlarında açıkça görülüyor.

  • Birçok paketlenmiş tüketici ürünleri markalarının veri, teknoloji ve yapay zekâ kullanım senaryolarına temel yatırımları zaten yapmış olduğunu göz önüne alarak, veri stratejinizi sorumluluklarınız çerçevesinde uygun şekilde şekilde ölçeklendirin. Böylece şirketiniz ve tüketiciler için optimum faydayı elde etmeyi amaçlayın. 

  • İnovasyon döngülerinin kısaltılması gibi verimlilik alanları elde etmek amacıyla erken aşamadaki fikirleri test etmek ve dijital prototip oluşturmak için yapay zekâ destekli dijital araçlar oluşturun.

  • Marka portföyünüzün odağını daraltmak veya genişletmek için tüketici verilerinden elde edilen bilgileri kullanarak "amiral gemisi markalarınızı" kuvvetlendirin.

Fiyat artışlarını etkili bir şekilde yönetirken müşterilerin değer beklentilerini karşılayın

Enflasyon, tüketicilerin önümüzdeki yıl ülkelerini etkileyebileceğini düşündükleri bir numaralı risk olarak görülüyor; %64'ü bu sorunu ilk üç endişe arasına koyuyor. Bu, yavaş ekonomik büyüme, iklim değişikliği ve sağlık sorunları da dahil olmak üzere diğer büyük tehditlerden yüzde 20 puan daha fazla bir fark ve düşük enflasyon oranlarına ve bazı bölgelerde deflasyon işaretlerine rağmen, dünya genelinde istikrarlı bir şekilde en büyük endişe kaynağı olmaya devam ediyor. 

Araştırma kapsamında gerçekleştirdiğimiz derinlemesine görüşmelerin ortaya koyduğu değerlendirmelere göre; tüketiciler, pandemi dönemindeki fiyat artışlarını büyük ölçüde kabul etmekle birlikte, devam eden artışlara çok az tolerans gösterdiler. Özellikle zaruri harcamalardaki artışa odaklandıkları için, araştırmaya katılanların %62’si önümüzdeki altı ay içinde harcamalarda en önemli artışın sebze-meyve kategorisinde gerçekleşmesini bekliyor. Tüketici güvenini kazanmak için uygun maliyetli fiyatlandırma önemli ve kapsamlı bir faktör olarak karşımıza çıkıyor.

Tüketiciler paralarının karşılığını daha iyi almak istiyor: %40'ı tercih ettikleri markalardan indirimli markalar ve jenerik ürünler gibi daha uygun fiyatlı seçeneklere geçmeyi düşünüyor. Markaların fiyatlandırmayı yönetirken aynı zamanda mali durumlarını güvence altına almak ve yatırımcılara güven vermek için de gerekli adımları atması gerekiyor.

Satın alma yolculuğuna odaklanın

Markalar ve perakendecilerin, tüketicilerin çevrimiçi ve çevrimdışı deneyimlerin dinamik bir karışımına yönelik gelişen beklentilerini karşılamak için daha esnek bir çoklu kanal stratejisini benimsemeleri gerekiyor. Pazarlama profesyonelleri ayrıca tüketicilerin tercih ettiği alışveriş noktaları (mağaza içi veya online kanallar) dağılımının pandemi sonrasında da tutarlı kaldığını dikkate almalı. 2022'den bu yana mağazadan alışveriş tercihi %42 civarında, akıllı telefon %34 ve bilgisayardan alışveriş tercihi %23 civarında seyrediyor.

Bazı markalar, platform veya konumdan bağımsız olarak tutarlı ve kişiselleştirilmiş bir deneyim sunmak üzere yatırımları artırmayı bir rekabet avantajı olarak değerlendiriyor. Tüketiciler, özellikle yeni markaları keşfederken bağ kurmayı istiyor. Araştırmaya katılanların %55'i fiziksel mağazaları ziyaret etmeyi ve satış görevlileriyle etkileşime geçmeyi tercih ettiklerini söylerken, %49'u aile ve arkadaşlardan tavsiye almak istiyor ve %46'sı çevrimiçi araştırmayı tercih ediyor. Aslında pek çok yönetici, satış ekibini daha kişiselleştirilmiş tüketici verilerine erişim ile güçlendirmenin ve tüketicilere daha anlamlı mağaza içi hizmet ve deneyimler sunmanın önemini vurguluyor.

Yalın bir teknolojik güçlendirme, mağaza içi deneyimde tüketici güveni ve memnuniyetini oluşturmanın da anahtarını oluşturuyor. Tüketicilerin yaklaşık %40'ı mobil veya temassız ödeme çözümlerinin kendilerini mağazadan alışveriş yapmaya teşvik edeceğini belirtti. Ayrıca tüketicilerin üçte birinden fazlası, akıllı telefonlarda ürün detaylarını sunan akıllı etiketlerin yanı sıra kendi kendine ödeme sistemlerine de ilgi duyduğunu ifade etti.

  • Tüketici talebine yatırım yaparak, pazarlama ve reklam yoluyla hacmi geri kazanıp, maliyet tasarrufu girişimlerini sürdürün ve kârlılığı (fiyatlar 2024'ün ikinci yarısında normale dönerken) güvence altına alın.

  • Alışveriş deneyimini iyileştirmek için yetenekli personele ve teknolojiye yapılan planlı yatırımlarla müşterileri mağazalara geri çekin.

  • Birleşme ve satın alma seçeneklerini değerlendirin.

İnsan unsurunu korurken yapay zekâyı dahil edin

Markalar, üretken yapay zeka (GenAI) gibi yeni ortaya çıkan teknolojilere karşı tüketici duyarlılığını teknolojinin mevcut ve potansiyel yetenekleriyle sorumlu bir şekilde uyumlu hale getirme zorluğuyla karşı karşıya. Tüketicilerin %80'i GenAI'nin gelecekteki gelişmeleri hakkında endişelerini dile getiriyor. Tüketicilerin yarısından fazlası, ürün bilgilerini toplamak veya önerilerde bulunmak gibi daha basit görevler için GenAI'ya güvense de tüketiciler, bunun sağlık gibi daha yüksek riskli, daha kişisel hizmetlerde kullanımı konusunda daha az eminler. Bu durum, şirketlerin operasyonel maliyetlerini azaltabilecek, tüketici endişelerini giderebilecek ve etik standartları koruyabilecek teknolojiyi entegre etme konusunda dikkatli davranması gerektiği anlamına geliyor.

Ürün önerileri için yapay zekâya güvenen tüketicilerin oranı %50. ChatGPT ve diğer yapay zekâ uygulamalarına aşinalık arttıkça ve tüketiciler yerleşik arama motorlarından yapay zekâ platformlarına yöneldikçe bu oran artmaya devam edecek. 

Erken aşama uyarlama

Bugün, LLM (büyük dil modelleri) ve yazıdan görsele araçlar gibi makine öğrenimi ve GenAI uygulamalarının uyarlanması markalar arasında farklılık gösteriyor. Şirketler bu araçları tedarik zinciri optimizasyonu, şirket bilgi yönetimi ve fiyatlandırma stratejileri gibi iç iyileştirmeler için kullanıyor. Bazı markalar, kontrollü veya 'sandbox' ortamlarda tasarım odaklı araçlar aracılığıyla tüketici etkileşimi ve pazarlamayı kişiselleştirme konusunda denemeler yaparak daha da ilerleme kaydetti ve bunu çok hızlı bir şekilde gerçekleştirdi. 

Araştırmaya katılanların %42’si detaylı yanıtlar almak ve %44’ü karmaşık sorunları çözmek için chatbot kullanımına olan yoğun ilgi göstermesine rağmen, tüketicilerin neredeyse yarısı (%49) chatbot soruya etkili bir şekilde yanıt veremezse bir satış temsilcisiyle doğrudan bağlantı talep ediyor. Bu durum, markaların teknolojik inovasyon ile insan faktörü arasında kurması gereken kritik dengeyi bir kez daha vurguluyor.

  • Önümüzdeki birkaç yıl içinde yapay zekâ çevresinde gelişecek düzenlemeler için yetki ve sorumlulukları belirleyen bir strateji geliştirin.

  • Satış ve talep planlamasını optimize etmek için makine öğrenimi, yapay zekâ ve dijital kullanım örneklerini ölçeklendirin.

  • Yeni ürün geliştirmeden atık ve envanter azaltmaya kadar tedarik zinciri verimliliğini artırmaya yönelik yapay zekâ araçlarının potansiyelini araştırın.

  • Reklam kampanyası geliştirme ve prodüksiyonu konusunda LLM kreatif yeteneklerini test edin ve öğrenin.

Güven ögesini anlamak ve vurgulamak

Küresel tüketici pazarları büyümeye devam ederken, markaların müşteri güvenine ilişkin kendi algılarının ötesine geçmeleri ve müşterilerinin gerçekte ne düşündüğünü öğrenmeleri gerekiyor. Üst düzey yöneticiler bunun farkında ve zorluklar mevcut olsa da, marka oluşturma, sorumlu uygulamalar ve güvenilir performansa dayanan güven oluşturma çabalarına öncelik veren şirketler için de önemli fırsatlar barındırıyor. Güven, tüketici pazarlarında giderek daha değerli bir öge haline geliyor; bu nedenle markaların dürüstlük üzerine bir temel oluşturma ve bunu uzun vadeli sürdürme taahhüdü vermesi gerekiyor.

İlkini gerçekleştirdiğimiz PwC Tüketicinin Sesi Araştırmamızın bulguları, 31 ülke ve bölgede 20.000'den fazla tüketicinin görüşlerini alarak, 15 yılı aşkın süredir gerçekleştirdiğimiz tüketici araştırmalarından elde edilen bilgiler üzerine inşa edilmiştir.

Araştırma kapsamında tüketicilerin çevreyle ilgili konulara özen göstermek, kendi sağlıklarına dikkat etmek, veri kullanımı konusunda açık olmak, ürün veya hizmetler için ödediği bedelin karşılığını almak ve yapay zekâyı benimsemek gibi çok çeşitli konularda görüşlerine değinildi.

Araştırma, Ocak ve Şubat 2024'te, 31 ülke ve bölgede 20.662 tüketiciyle anket yöntemiyle PwC Research tarafından gerçekleştirildi. Araştırmaya katılanlar 18 ve üzeri yaşındaydı ve alışveriş davranışları, gelişen teknoloji ve sosyal medya dahil olmak üzere tüketici eğilimleriyle ilgili bir dizi konu hakkında sorular soruldu. Sektör yöneticileriyle derinlemesine görüşmeler Mart ve Nisan 2024'te gerçekleşti.

27. Küresel CEO Araştırması

Varoluşsal tehditlerle karşı karşıya kalan birçok şirket, dönüşüm yolunda yeni adımlar atıyor. Peki bu yeterli mi ve başarılı olmak için ne yapmak gerekiyor?

Perakende ve Tüketici Ürünleri

Entegre alışveriş kanallarında tüketcilerin beklentileri en üst düzeyde. Artan talepleri karşılamaya hazır mısınız?

İletişim

Cihan Harman

Cihan Harman

Müşteri ve Endüstri Grupları Lideri, PwC Türkiye

Telefon: +90 212 326 6067

Yiğit  Arslan

Yiğit Arslan

Danışmanlık Hizmetleri Şirket Ortağı, PwC Türkiye

Telefon: +90 212 376 5365

Bizi takip edin