Yeşil Dönüşümde Yol Almak: Küresel Zorluklar ve Stratejik Seçimler

Navigating The Evolving
  • Yayın
  • 15 dakikalık okuma
  • 13 Ağustos 2024

Yönetici Özeti

2015 yılında geniş bir uluslararası mutabakatla kabul edilen Paris Anlaşması, iklim değişikliği ile mücadeleyi küresel gündemin ön sıralarına taşımıştır. Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri gibi önde gelen küresel aktörler, emisyon azaltımı ve sürdürülebilir ekonomik modelleri teşvik etmeye yönelik önemli politika girişimlerinde bulunmaktadır. Ancak, emisyon azaltımına yönelik küresel çabaların önünde önemli engeller bulunmakta olup, düşük karbonlu ekonomik modellere geçişin hızlı ve yaygın dönüşümünün, birkaç on yıl içinde kademeli olarak ilerleyeceği düşünülmektedir. 

Yıllara yayılan geçiş sürecinin karmaşık ortamında, özel sektör şirketleri yalnızca kâr etme hedeflerinin ötesine geçmek, çevresel etkileri yönetmek ve iklim odaklı bir dünyada rekabet avantajlarını korumak için kritik kararlar almak durumundadır. Nüanslar ve belirsizliklerle dolu bu yeşil dönüşüm sürecinde, şirketler iki ana arketipi benimseme seçeneğiyle karşı karşıyadır: "Yeşil Öncüler", yenilikçi çözümler ve teknolojilerle emisyon azaltımına öncülük ederek fırsatları yakalamayı hedeflerken, "Karbon Oyuncuları", mevcut operasyonel modelleri optimize ederek bekle-gör stratejisini benimsemektedir. Her iki yaklaşım da kendine özgü riskler ve mükafatlar içermektedir. Şirketlerin, karbonsuzlaşma yolculuklarında değer yaratımını en üst düzeye çıkarmak için önlerinde çeşitli seçenekler bulunmaktadır.

İklim Değişikliği ile Mücadelede Küresel Gelişmeler ve Zorluklar

21. yüzyıl, ciddi çevresel, ekonomik ve sosyal zorlukları da beraberinde getiren küresel iklim değişikliğinde benzeri görülmemiş bir ivmeye tanık olmaktadır. Uluslararası toplum bu zorluklara yanıt olarak, iklim değişikliğinin etkileri hafifletmeyi amaçlayan anlaşmalar ve taahhütler oluşturmak için bir araya gelmiştir. 

Paris İklim Anlaşması, küresel sıcaklık artışını sanayi öncesi seviyelere göre en fazla 2°C ile sınırlandırmayı, mümkünse 1,5°C'nin altında tutmayı amaçlayan, dönüm noktası niteliğinde küresel bir anlaşmadır. Bu anlaşma sonrasında, ülkelerin iklim değişikliğiyle mücadelede benimsedikleri farklı yaklaşımları yansıtan çeşitli bölgesel ve ulusal girişimler de ortaya çıkmıştır. Örneğin, Avrupa Birliği (AB) bu kapsamda, AB Yeşil Mutabakatı ile 2050 yılına kadar ilk iklim nötr kıta olma hedefini belirlemiştir. Benzer şekilde, Çin ve Hindistan gibi ülkeler, fosil yakıtlardan uzaklaşmayı ve karbon ayak izlerini azaltmayı hedefleyerek önemli yenilenebilir enerji politikaları uygulamaktadır.

Bu çabalara rağmen, iddialı iklim hedeflerine ulaşma yolunda pek çok zorluk bulunmaktadır Temel engeller arasında emisyon azaltımı ile ilgili yüksek maliyetler, kritik yeşil teknolojilerin geliştirme süreci ve küresel olarak daha kapsamlı ve uygulanabilir düzenleyici çerçevelere duyulan ihtiyaç yer almaktadır. Ayrıca, yatırımların önündeki engeller ve toplumsal farkındalığın az olması hem küresel hem de yerel seviyede belirlenen iddialı hedeflere ulaşılmasını zorlaştırmaktadır.

Hedeften Uyuma: Yeşil Dönüşümde İkili Ekonomik Yapı

Küresel düzeyde yeşil dönüşüm hedeflerine uyum süreci, tüketici davranışlarındaki değişimler, piyasa dinamikleri ve yeşil enerji altyapısının gelişimini içeren karmaşık ve çok yönlü bir süreçtir. Bu süreç, farklı aktörler için farklı hızlarda ve yollarla gerçekleştiğinden ikili ekonomik yapıların ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Bu ikili yapı, yüksek karbonlu ekonomilerin geleneksel enerji kaynaklarıyla yoğun ilişkisine bağlıdır.

Bu süreç, geleneksel enerji kaynaklarına dayalı ekonomik bağımlılıklar ve mevcut çıkarlar nedeniyle yüksek karbonlu üreticiler ile düşük karbonlu muadillerinin bir arada faaliyet gösterdiği ikili ekonomik yapılarla sonuçlanmaktadır. Bu düşük hızlı geçiş, emisyon azaltım çabalarının uygulanabilirliği ve yaygınlaşması konusunda sorgulamaları gündeme getirirken, farklı risk ve tehditleri dengeleyen, uyarlanabilir ve hibrit stratejilere duyulan ihtiyacı da ortaya çıkarmaktadır.

Farklı taraflarca benimsenen iddialı küresel hedefler ve yeşil politikalar ise uygulanabilir bir enerji yönetimi için hibrit stratejilerin önemini ortaya koymaktadır. Örneğin, yenilenebilir enerjide lider olarak görülen Almanya, Ukrayna-Rusya Savaşı sonrasında kömür bazlı santralleri yeniden devreye alma kararı almıştır. Bu karar, jeopolitik olaylar ve enerji arzı güvenliği endişeleri gibi endişelere yanıt olarak yeşil enerji stratejileri yerine geleneksel enerji stratejilerinin de benimsenebildiğini göstermektedir. Bu sebeple, şirketler ve ülkeler, iddialı iklim hedefleriyle, ekonomik ve çevresel zorlukları pragmatik bir uyum içinde birleştiren hibrit stratejilere yönelmektedir.

Bu süreçte, tüm oyuncular risk toleransları, kapasiteleri ve uzun vadeli hedefleri doğrultusunda kendilerini çift yönlü bir spektrumda konumlandırmaktadır. Spektrumun bir tarafında proaktif bir şekilde yeşil inovasyonu destekleyen Yeşil Öncüler yer alırken, diğer ucunda karbon azaltımına daha temkinli ve kademeli yaklaşan Karbon Oyuncuları bulunmaktadır. Bu spektrumun iki tarafı da şirkete veya sektöre özgü risk ve fırsatlar sunmaktadır.

Şekil 1. Yeşil Dönüşüm Spektrumu ve Stratejik Seçimler

Strategic Choices

Yeşil Dönüşümde Yol Almak: Stratejik Seçimler

Yeşil bir geleceğe doğru geçişin belirsizliklerle dolu olduğu günümüz şartlarında, şirketler bu geçişin zorluklarını aşmak için rekabetçi pozisyonlarını ve hamle zamanlamalarını belirleyerek stratejik kararlar almaktadır. Kapsamlı olarak sınıflandırıldığında, yeşil dönüşüme yönelik stratejik tercihler iki ana kategoride toplanabilir: yenilikçi emisyon azaltma teknolojilerini aktif olarak takip edenler (Yeşil Öncüler) ve karbon yoğun stratejiler üzerine odaklananlar (Karbon Oyuncuları). Yeşil Öncüler, yeşil teknolojiler ve sürdürülebilir ürünler için yeni pazarlarda öncü olmanın avantajlarını değerlendirirken, Karbon Oyuncuları ise mevcut operasyonları optimize etmeye ve henüz kanıtlanmamış teknolojilere erken yatırım yapmanın getirdiği risklere karşı tedbirli davranmaya odaklanmaktadır.

Yeşil Öncüler: Değer Yatırımı için Ödül ve Risklerin Dengelenmesi

Karbon yoğun faaliyetlerden uzaklaşarak çevresel ayak izlerini azaltmayı amaçlayan Yeşil Öncüler, daha sürdürülebilir bir iş modeline geçişi hedefler ve yenilikçi yeşil teknolojilere yatırım yaparlar. Bu stratejik konumlanma, gelecekte karşılaşılması muhtemel yasal riskleri azaltma, cazip yeşil finansman fırsatlarını değerlendirme ve gelişmekte olan yeşil pazarlara erken erişim sağlamalarına imkân tanır.

Emisyon azaltımına yönelik girişimler, sürdürülebilirliğe doğru geçiş yapan şirketler için çeşitli zorluk ve riskler de barındırmaktadır. Yüksek ilk yatırım maliyetleri finansal engeller oluştururken, yerleşik Karbon Oyuncularından gelebilecek rekabetçi baskılar pazar dinamiklerini etkileyebilir. Ayrıca, gelişmekte olan yeşil teknolojilere ilişkin belirsizlikler, teknik zorlukların risklerini de beraberinde getirmektedir.

Bir Yeşil Öncü, sürdürülebilir yeniliklere öncülük ederek ve değişen piyasa taleplerini karşılayarak uzun vadeli değer yaratmaktadır. Değer yaratımını en üst düzeye çıkarmak ise enerji maliyetlerini azaltmak için verimlilik çözümleri uygulamak, sürdürülebilirlik standartlarına ve gelişen piyasa taleplerine uygun yeni ürünler sunmak, yeşil teknolojilere yatırım yapmak ve düşük maliyetli finansman araçlarını keşfetmek gibi adımları içerir.

Yeşil Öncüler için Ödül, Risk ve Değer Üretimi Çerçevesi

Carbon Players

Karbon Oyuncuları: Dönüşüm Fırsatlarını Yakalama

Karbon Oyuncuları çevresel sürdürülebilirliği iş stratejilerinin temel bir unsuru olarak ön planda tutmayabilir. Bu oyuncuların temel hedefi, geleneksel ürün pazarlarında yüksek pazar payı elde ederek büyümektir. Karbon Oyuncuları, geleneksel ürün pazarlarında güçlü bir varlık oluşturarak rekabet avantajı elde edebilir, kısa ve orta vadede karlılığını artırabilir. Ayrıca, Karbon Oyuncuları, halihazırda kendini kanıtlamış yeşil teknolojileri kademeli ve stratejik bir biçimde entegre edip, uzun vadede güvenilir ve uygun maliyetli emisyon azaltımı sağlayabilir.

Öte yandan, giderek artan çevresel regülasyonlar ve değişen tüketici tercihleri Karbon Oyuncuları için önemli riskler teşkil etmektedir. Karbon fiyatlandırma araçlarının yaygınlaşması, bu gruptaki şirketlerin ekonomik sürdürülebilirliklerini ve rekabetçi konumlarını tehdit edebilir. Ayrıca, artan karbon fiyatları operasyonel giderleri yükseltebilir, geleneksel pazarları kısıtlayabilir ve yüksek karbon emisyonu olan faaliyetlerde oyuncuların finansal açıdan zorlanmasına neden olabilir.

Karbon Oyuncuları, değer katma kapasitelerini en üst seviyeye çıkarmak için belirli stratejiler izlemelidir. Öncelikli olarak, üretim maliyetlerini düşüren ve verimliliği artıran teknolojilere odaklanarak operasyonel verimliliği artırmak önemlidir. Bu yaklaşım, finansman zorluklarının yaşanacağı dönemlerde bütçe disiplinini güçlendirecektir. Karbon Oyuncuları, Yeşil Öncülerin terk ettiği ürün pazarlarında rekabet avantajı elde ederek pazar paylarını önemli ölçüde genişletebilir. Tüketici tercihlerine uygun ürünler sunmak, mevcut ürün yelpazesinin yenilikçi şekilde güncellenmesi, ürün ve pazarların çeşitlendirilmesi, düşük karbon farkındalığı olan bölgelere ve düzenleyici risklerin düşük olduğu pazarlara açılmak ise Karbon Oyuncularının büyüme potansiyelini yakalaması için önemlidir.

Karbon Oyuncuları için Ödül, Risk ve Değer Üretimi Çerçevesi

Carbon Players

Sonuç

Emisyon azaltımı ve yeşil dönüşüm, bütün paydaşlar için oldukça karmaşık, çok katmanlı ve uzun bir süreçtir. Bu süreçte hem Yeşil Öncüler hem de Karbon Oyuncuları önemli roller üstlenmektedir. Bu aktörlerin stratejik tercihleri, sadece rekabet güçlerini ve pazar odaklarını belirlemekle kalmayıp küresel çevresel hedeflere katkıda bulunmaktadır. Bir yanda, düşük karbonlu piyasalara dayanan Yeşil Öncüler gelişirken, diğer yanda, yüksek karbonlu oyuncular düşük hedefe sahip veya hiç azaltım hedeflemeyen pazarları kontrol altında tutmaya devam edecektir. Ancak, yüksek karbonlu oyuncuların pazardaki gelişmeler ile birlikte paylarını kademeli olarak kaybetmeleri beklenmektedir.

Emisyon azaltımıyla ilişkili her seçeneğin kendi risk ve ödüllerini beraberinde taşıdığı kabul edilmelidir. Bu risklerin ve ödüllerin niteliği ve ölçeği, her bir firmanın kendi koşullarına bağlı olarak önemli ölçüde değişmektedir. Bu nedenle, her şirket bu süreci büyük bir titizlikle ele almalı ve stratejilerini kendi kapasite ve koşullarına uygun bir şekilde oluşturmalıdır. Spektrum boyunca yer alan paydaşlar, bu değişiklikleri çevik bir yaklaşım, stratejik bir vizyon ve uzun vadeli değer yaratma hedefiyle yönetmelidir.

Yeşil Dönüşümde Yol Almak: Küresel Zorluklar ve Stratejik Seçimler

Download PDF (PDF of 1.26mb)

Contact us

Akif Koca

Akif Koca

Advisory Services Partner, PwC Türkiye

Tel: +90 312 457 4579

Bizi takip edin